Halet Çambel, Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu olarak bilinen ve Hitit uygarlığı üzerine yaptığı kapsamlı çalışmalarla tanınan öncü bir bilim insanıdır. 27 Ağustos 1916 tarihinde Berlin’de doğan Çambel, hem akademik başarısı hem de arkeoloji alanındaki öncülüğü ile Türk bilim tarihinde önemli bir yere sahiptir. İstanbul Üniversitesi’nde başladığı arkeoloji eğitimini Almanya’da tamamladıktan sonra, Türkiye’ye dönerek kariyerine arkeolog olarak devam etmiştir.
Halet Çambel, özellikle Hitit uygarlığı üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. 1947 yılında Adana’nın Karatepe-Aslantaş bölgesinde, Hititlerin son dönemlerine ait bir yerleşim alanını keşfetmiş ve burada yapılan kazılarla Hitit tarihi hakkında önemli bilgilere ulaşılmıştır. Karatepe-Aslantaş kazıları, Hitit hiyeroglif yazısının çözülmesine büyük katkı sağlamış ve Halet Çambel’in bu alandaki çalışmaları, uluslararası alanda büyük takdir toplamıştır. Karatepe kazılarında bulunan çift dilli yazıtlar, Fenike ve Hitit dillerinin karşılaştırılması yoluyla Hitit hiyeroglif yazısının çözülmesine olanak sağlamıştır.
Çambel’in arkeoloji alanındaki öncülüğü, yalnızca kazılarla sınırlı kalmamış; aynı zamanda Türkiye’de arkeoloji eğitiminin gelişmesine de büyük katkılarda bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi’nde uzun yıllar boyunca arkeoloji dersleri veren Çambel, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde arkeolojik araştırmalar yürütmüş ve genç arkeologların yetişmesine öncülük etmiştir.
Halet Çambel, ayrıca Türk spor tarihine de adını yazdırmış önemli bir isimdir. 1936 Berlin Olimpiyatları’nda eskrim dalında Türkiye’yi temsil eden ilk kadın sporcu olmuştur. Bu yönüyle, bilim ve spor alanında örnek bir figür olarak anılmaktadır.
Çambel, hayatı boyunca Türk kültür mirasının korunması ve tanıtılması için çalışmış, birçok ulusal ve uluslararası projede yer almıştır. Onun çalışmaları, sadece Hitit uygarlığı hakkında değil, aynı zamanda Türkiye’nin arkeolojik mirasının korunması ve dünya çapında tanıtılması açısından da büyük önem taşımaktadır.
Halet Çambel, 12 Ocak 2014 tarihinde 97 yaşında hayata gözlerini yummuştur. Ardında bıraktığı bilimsel miras ve Hitit uygarlığı üzerine yaptığı çalışmalarla Türkiye’nin arkeoloji tarihinde unutulmaz bir yere sahip olmuştur. Onun öncülüğünde yapılan çalışmalar, bugün de Türk arkeolojisinin temel taşlarından biri olarak kabul edilmektedir.