Halil Cibran (1883-1931) yılları arasında yaşamış, Lübnan asıllı ABD’li ressam, şair ve filozof. Eserleri ve düşünceleri dünyada geniş yankı uyandırmıştır. Yazarın ailesi Hristiyan olsa da, kendisi İslamiyetten ve Bahailik’ten büyük ölçüde etkilenmiş, bir dünya vatandaşı olduğunu ve tüm insanları ayırımsız kucakladığını söylemiştir.
“İsyankâr Ruhlar” adlı kitabı yüzünden Lübnan’a dönüşü yasaklandı. Kitabı Beyrut’ta yakıldı ve bağlı olduğu Maruni Katolik Kilisesi tarafından aforoz edildi.
Cibran, toplumda ki ikiyüzlülüğü şiddetle eleştirir, devlet yönetiminin ahlaki temellerini sorgular. Şiirleri 20 den fazla dile çevrilmiştir.
Aşağıda ki eseri çok anlamlı ve düşündürücüdür.
Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat arkana bakma...
Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de...
Unutma, yolcu değişir, yol değişir, ama menzil değişmez.
Yolcuya bakıp, yolunu tanıma.
Yola bak, yolcuyu tanı, yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver.
Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil; asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır; yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal...
“En doğru yol: En dikensiz yoldur” diyenler seni aldatıyorlar.
Onlar, karanlık evlerinde kaybettiklerini sokak lambasının altında arayan şaşkınlardır.
aldırma...
Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir.
Dikenine katlanmaktan söz edenler,aşıkmış gibi davrananlardır.
Gerçek aşık olanlarsa, dikenini de sever.
Dostum, yollar yürümek içindir.
Fakat, şu gerçeği de hiç unutma:
Yürümekle varılmaz, lakin varanlar yürüyenlerdir.
Yol boyunca; yola çıkıp da yürümeyenleri, yola oturup, gelen-geçenin ayağına çelme takanları, yoldan metafizik uyuşturucularla keyif çatanları, tel örgülerle çevirdiği yolu kendisine zindan edip volta atanları, maratona 100 metre koşucusu gibi hızlı gidip, 50. metrede yola yatanları,
yürüyüşün uzun ve yolun zahmetli olduğunu görünce, yolculuk üzerine zor atanları,
yürümeyi bırakıp, yol-yolcu ve menzil üzerine kalem oynatanları,
ayağına batan tek bir dikenin faturasını çıkarıp, ömür boyu tafra satanları,
beyaz atlı kurtarıcıyı gözlemek için ufka bakıp bakıp dağıtanları,
yanlış kılavuzlara kızıp yolu satanları göreceksin.
aldırma, yürü.
Göğsüne yüreğinden başka muska takma.
Vahiy haritan,
nebi kılavuzun,
akıl pusulan,
iman sermayen,
amel azığın,
sevgi yakıtın,
ahlak karakterin,
edep davranışın,
merhamet sıfatın,
şeref ve izzet adın olsun.
Doğru yol: İnsanların çoğunun gittiği yol değil, düşünen öz akıl sahiplerinin yoludur.
Yolda vereceğin her molayıözeleştiri durağında vermelisin.
Unutma, tövbe özeleştiridir.
Kendisini hesaba çeken, başkalarınca hesaba çekilmekten kurtulur.
Her molada yolda olup olmadığını, yürümen gereken menzil istikametinde yürüyüp yürümediğini kontrol etmen, pişman olmaman için elzemdir.
Yön tayini sık sık gerekli olabilir.
Haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin yüreğindir.
Bir şey daha: Pusulayı sahte manyetik alanlardan, paraziter nesnelerden uzak tut.
İbreyi saptırırlar da haberin olmayabilir.
Yol emniyetin için gerekli olan şartların başında bilinç gelir.
Bilincini tahrif edecek her türlü uyuşturucudan uzak durmalısın.
Hobilerinin, fobilerinin, korkularının bilincin üzerindeki saptırıcı etkisini iyi hesap etmelisin.
O’ndan başkasından korkarsan, korktuğunun başına musallat edileceğini kesinlikle bilmelisin.
Yolda düşeceğin en büyük tuzak, yersiz korkularının tuzağıdır.
Yani, kendi benliğinin sana kazdığı tuzak.
İyi yolculuklar dostum.