GENEL

Her Kadın Cinayeti Sonrasında Konuşulan Kadir Şeker Olayı: Yalan Kahraman İmajı ve Gerçekler

Kadir Şeker'in durumu, sosyal medyada oluşturulan sahte kahraman imajının altında yatan gerçekleri açığa çıkarmaktadır. Her kadın cinayetinin ardından benzer olayların sulandırılması, toplumsal sorunların üzerini örtmekte ve adalet arayışını sekteye uğratmaktadır.

Kadir Şeker, sosyal medyada, hak etmediği şekilde kahramanlaştırılan bir figür olarak öne çıkıyor. Ancak, gerçekler bu imajın arkasında yatan karmaşayı açığa çıkarıyor. Zannedildiğinin aksine, Kadir Şeker, bir kadını kurtarmak için cinayet işlemiş değildir; aksine, yaşananlar, olayın sadece bir saldırı ve karşılık verme durumuna dönüştüğünü göstermektedir.

Olay Anı ve Şeker'in Davranışları

Olay günü, Kadir Şeker, parkta duyduğu bağırış seslerine yanıt olarak, kadın ve erkek arasında bir tartışmanın olduğu yere yaklaşmıştır. Kadın, "Bu benim eşim" dediğinde, Kadir olay yerinden ayrılmayı tercih etmiştir. Bu durum, onun durumu kontrol etmeye çalışmak ya da kadını kurtarmak için bir çaba içinde olmadığı anlamına gelmektedir. Kadir'in kendi beyanında da bu durum net bir şekilde ifade edilmektedir. Burada, Kadir'in aslında bir kahraman olarak gösterilmesinin ne denli yanıltıcı olduğu ortaya çıkmaktadır. Kadın, Kadir’in müdahalesinin ardından olay yerinden ayrılmasını istemiştir; bu da onun, gerçekten bir kurtarma niyeti taşımadığını göstermektedir​

Kısa bir süre sonra, maktul Özgür Duran Kadir’in arkasından gelerek ona hakaret etmiş ve fiziksel olarak saldırıda bulunmuştur. Kadir, bu duruma karşılık olarak bıçağını çıkarmış ve Duran’ı kalbinden bıçaklamıştır. Bu noktada, Kadir'in eylemlerinin arka planındaki motivasyonlar sorgulanmalıdır. Kadir, kendisine yönelik bir saldırıya uğradığı iddiasıyla bıçağı kullandığını savunsa da, bu durumun ardında yatan gerçek, kadını kurtarma çabası olmadığıdır​

Kadında Darp İzi Olmaması ve Olayın Gerçekliği

Olay sonrasında yapılan raporlar, kadında herhangi bir darp izinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Bu durum, Kadir'in kadını kurtarma iddialarını çürütmekte ve onu daha da sorgulayıcı bir konuma sokmaktadır. Dolayısıyla, "darp edilen kadını kurtarmaya çalıştı" savı geçersiz hale gelmektedir. Kadir, olay yerinde taşıması yasak olan bıçağı, maktule yaklaşık 10 cm derinliğinde saplamıştır. Düşerken yanlışlıkla saplandığını öne sürse de, bu beyan da yapılan tıbbi raporlarla çelişmektedir.

Olaydan Sonra Gelişmeler ve Yargıtay Kararı

Kadir Şeker, maktulü bıçakladıktan sonra, tanıkların ifadelerine göre, kadın "ambulans" diye bağırırken olay yerinden sakin bir şekilde ayrılmıştır. Bu durum, Kadir’in olaydan sonra gösterdiği kayıtsız tavrı ortaya koymaktadır. Yargıtay, olayın meşru müdafaa olmadığını belirtmiş ve sadece Kadir'in kendisine yönelik haksız hareketlerle karşılaştığını ifade etmiştir. Bu da, Kadir’in bıçağı kullanma gerekçesinin geçersiz olduğunu göstermektedir​.

Kadir Şeker’in durumu, adalet sisteminin nasıl işlediğine dair birçok soruyu gündeme getirmektedir. Haksız tahrik hükümleri uygulanarak, Kadir'in alabileceği en az cezalardan birini alması, toplumsal adaletsizliklerin altını çizmektedir. Her kadın cinayetinin ardından bu tür olayların sulandırılması, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin ciddiyetini göz ardı etmekte ve bu konudaki toplumsal algıyı zedelemektedir.

Sonuç olarak, Kadir Şeker’in olayının her kadın cinayetinden sonra bir güzelleme haline getirilmesi, toplumsal bilincin ve kadına yönelik şiddetle mücadele çabalarının önünde büyük bir engel teşkil etmektedir. Bu tür durumların gündeme gelmesi, kadının yaşamı ve güvenliğinin her şeyden önce gelmesi gerektiğini hatırlatmalıdır. Gerçek kahramanlık, kadına şiddet karşısında sessiz kalmamaktan ve bu konuda toplumsal bir duruş sergilemekten geçmektedir.