Hutbenin aslı Arapçadır

Yıllar önce 4 yazı dizisi ile Kuran’ın önemini ve ne zamandan beri milletimizi Kuran’dan uzaklaştırılmaya çalıştıklarını yazmıştım. Bir diğer önemli husus ise Cuma Hutbesinin ne hale getirildiğini okuyucularımla paylaşarak konuya dikkat çekmeye çalıştım. İşte bu konuları kitap haline getirmiş olmanın bahtiyarlığı içindeyim. Kitap yurdu Yayınlarında satışa çıkarılan bu küçük fakat çok önemli eseri mutlaka okumalısınız. Çünkü; Kur'an’ın faziletini ve Kur'an dili olan Arapçanın önemini anlatıyor. Kelam-ı ezeli, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’dır. Arş-ı azamdan, her ismin mertebe-i azamından geldiği için bütün alemlerin rabbi itibarıyle, Allah kelamıdır. Bütün mevcudatın İlahı unvanıyla, Allah’ın fermanıdır. Bütün semavat ve arzın Hâliki namına bir hitaptır. Rububiyet-i mutlaka cihetinde bir mükâlemedir. Saltanat-ı amme-i sübhaniye hesabına bir hutbe-i ezeliyedir. O halde Cuma hutbesinde Kur’an okunmalı ve onu bize ulaştıran Hazreti Muhammed Aleyhissalatü Vesselamın sözleri yani hadisi şerifler dinlenmelidir.

Osmanlı Devleti'nin son döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında İslam dininin esaslarına hücum edilmiş ve devlet eli ile zorla düzenlemeler yapılmıştır. Kuran harflerinin yasaklanmasından tutun cami minarelerinde Ezan-ı Muhammed'i (asm) yerine tangır tungur sesler çıkarılması bu dini esasların yıkılması adına sadece iki örnektir. Bu durum ne yazık ki insanlarımız tarafından normal karşılanmaya başlamıştır. Bin yıldır İslam’ın kahraman ordusu olan Türk milletine, dini gereklere aykırı birçok dayatma yapılmış itiraz edenler ise şiddetle cezalandırılmıştır. Daha kötü olan husus ise; İslam dinini hayatın içinden sökme planının büyük ölçüde başarıya ulaşmış olmasıdır. İnsanlarımız Kuran’ı yüzünden dahi okumakta zorlanmaya başlamıştır.

Kaldı ki Kuran okuyup Allah'ın emirlerini dinlemek mümkün olmaktan çıkmıştır. Öyle ki bütün dünyada Arapça okunan Cuma hutbesi, ülkemizde Türkçe okunmaya devam etmektedir. Dindar insanlar dahi bunun yanlış ve dayatmacı bir uygulama olduğunu idrak etmede zorlanmaktadır. Hâlbuki din kutsaldır. Devletin hatta hiçbir gücün istismarına açık bir şey değildir. Hak yücedir hiçbir şey ondan daha büyük değildir. ( El Hakku ya’lu vela yu’la aleyh) Günümüzde Cuma hutbelerinde radyodaki ajans haberlerine benzeyen devlet bakanlıkların tamimi yapılmaktadır. Namaz, oruç, faiz, zekât gibi İslam’ın en önemli kuralları halk tarafından uygulanmayıp ihmal edildiği bir vasatta kalkıp çevre duyarlılığı ve trafik kurallarına uyma gibi düzenlemeler okunmaktadır. İşte bu kitap sayesinde temel dini farzlarımızdan nasıl uzaklaştığımızı anlaşılacaktır. Ayrıca Müslümanların bir araya gelerek kaynaştığı Cuma namazlarında yapılan önemli bir hatanın yani hutbenin ne zamandan beri Türkçe okunduğunu öğrenmiş olacağız.

İslam dinini kendi dinsiz siyasetlerine alet etmek isteyen bazı kişilerin yıllardan beri sürdürdükleri dessas planları deşifre edip tuzaklarını boşa çıkarmak için gerekli adımların atılmasına başlayabiliriz. Bu eser sayesinde gelecekte en gıpta edilecek mesleğin belagat ve cezalet olacağını ve Kuran’ın insanlık üzerinde en büyük etkiye sahip olacağı anlaşılmaktadır, vesselam...