Hüseyin b. Ali (r.a.)’dan: “Hz. Peygamber (s.a.s.) evine müsaade ile (haber vererek) girerdi. Evine girdiğinde zamanını üç kısma ayırırdı; bir kısmım Allah’a ibadete, bir kısmını ailesine, bir kısmını da kendisine. Sonra da insanlara ayırırdı. İleri gelen kimselerle de sade vatandaşlarla da eşit şekilde konuşurdu. Onlardan hiçbir şeyi saklamazdı.”
Hüseyin b. Ali (r.a.)’dan: “Rasûlullah (s.a.s.): Hak ve hakikatten ayrılmaz, diğer insanların hakkı çiğnemelerine de müsaade etmezdi. Katındakilerin en üstün ve en iyileri, ihlas ve samimiyet bakımından en ileri olanlarıydı. Katında mertebe bakımından en büyükler, insanlarla iyi geçinen ve yardımlaşmayı başaran kimseler olurdu. Allah Rasûlü (s.a.s.) daima güler yüzlü, yumuşak huylu idi, sert ve kaba değildi. Gürültücü ve hayâsız değildi. Kusur arayan, gereksiz yere insanları öven değildi. Arzulamadığı şeylere kulak aşmazdı. Kimseyi umutsuz yapmazdı. Herkese ümitvar davranırdı.
Üç şeyden uzak dururdu: Lüzumsuz tartışmak, fazla konuşmak ve kendisini ilgilendirmeyen şeylere ilgi duymak. İnsanlarla ilgili şu üç şeyden de uzak dururdu: Kimseyi kötülemez, kimsenin kusurunu, mahremiyet ve ayıbını araştırmazdı. Ancak fayda umduğu şeyleri söylerdi.” Hz. Peygamber, örnek bir aile reisi idi. O, hanımına karşı çok nazik bir eş, çocuklarına karşı da çok şefkatli bir baba idi. Enes b. Malik şöyle demiştir: “Aile fertlerine Hz. Peygamber’den daha fazla merhametli bir kimse görmedim.” “Sizin en hayırlınız, hanımlarına en iyi davrananızdır. Aile halkına iyi davranma konusunda sizin, en hayırlınızım.” buyurarak hanım ve çocukları ile iyi geçinenleri ve onlara güzel davrananları övmüş ve bu konuda kendini model olarak göstermiştir.
Hz. Peygamber, devamlı güler yüzlü ve güzel sözlü idi. Herkesle iyi geçinirdi. İnsanlara çok iyi davranırdı. Hz. Peygamber, hayatı boyunca çevresine, arkadaşlarına ve insanlara karşı hep yumuşak davranmış ve onları kırmamaya özen göstermiştir. Enes (r.a.)’dan. “Peygamber (s.a.s.)’e dokuz yıl hizmet ettim; yaptığım bir iş için: ‘neden böyle yaptın?’; Yapmadığım bir iş için de: ‘Şöyle şöyle yapsaydın ya!’ demedi.” Hz. Peygamber (s.a.s.) sabırlı bir insandı. O, hayatı boyunca pek çok sıkıntılarla karşılaşmıştır. Hz. Muhammed de, “Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve iyi bir özellik verilmemiştir.” diyerek sabrın insan için gerekli ve önemli bir özellik olduğuna dikkat çekmiştir.
Hz. Ali (r.a.) Hz. Peygamber hakkında şöyle der: “Dünya ve dünyalık hiçbir şey O’nu öfkelendiremezdi (şahsı için, dünyevî şeyler için kızmazdı).” Hz peygamber güzel ahlaklı biri olduğu için insanalarla çok iyi geçinirdi. Hz. Ömer (r.a.) minberde, Allah Rasûlü (s.a.s.)’den şunu duyduğunu söylemiştir: “Hristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi, beni aşırı şekilde övmeyin! Ben ancak Allah’ın kuluyum. Bana ‘Allah’ın kulu ve Rasûlü’ deyin!”
Hz. Peygamber, herkese karşı mütevazı bir kişiydi. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de: “Sana tabi olan mü’minlere tevazu kanadını ger.” (Şuara, 26/215) buyruluyordu. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Tevâzû göstereni Allah yüceltir, kibirleneni ise alçaltır.” “Çünkü Allah, her kibirleneni (gururlananı) ve kendini beğenip övüneni sevmez.” (Lokman, 31/18) Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Lüks yaşamaktan sakın. Çünkü Allah’ın gerçek kulları lüks yaşamazlar.” Hz. Peygamber, lüks ve israftan sakınırdı. İslam Devleti’nin başkanı olduğu halde, O’nun yemesi, içmesi, giymesi ve bütün yaşayışı sade idi. O’nun hayatına lüks ve israf hiçbir zaman girememişti. Daima sade bir hayatı tercih ederdi; ev düzeni sadeydi, sade giyinir, sade yer içer, sade yaşardı.