İlki 2003 yılında yapılan İletişim Şûrası’nın ikincisi 8- 9 Ocak tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşti.
Açılış konuşmasını da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun yaptı. Altun’un konuşmasının başlıkları oldukça dikkat çekici idi. Bu, şûraya ne kadar ihtiyaç olduğunu da gözler önüne seriyor.
"İçinde olduğumuz küresel medya düzeni, ne yazık ki sözünü ettiğimiz hakikat krizini derinleştiren başlıca unsur. Küresel medya kartelleri, haber, reklam ve eğlence içeriklerini, uluslararası alandaki adaletsizliği ve sömürü düzenini tahkim edecek şekilde yeniden üretiyorlar. Bu karteller sehven değil kasten küresel alandaki zulümleri meşrulaştırmaya, onları görünmez kılmaya çalışıyorlar. Gazze'deki soykırımı tüm dünyaya aktarmak için hakikat nöbeti tutan gazetecileri, Filistin'in masum çocuklarını, kadınlarını, insanlarını katleden İsrail hükûmetini kasten, bile isteye suçsuz göstermeye, masum göstermeye, görünmez kılmaya çalışıyorlar. Karşımızda kasti bir vicdansızlık, gayriahlaki bir tavır var."
Bu tavrı gördük ve bu tavra karşı da İletişim Başkanlığı’nın bünyesinde bulunan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi de (DMM) bir ihtiyaçtan doğdu ve deprem, sel, yangın gibi afet zamanlarında da dezenformasyondan kaçınmayan, kötülük yayan bir kitle vardı maalesef.
Bu çerçevede İletişim Başkanlığı da birçok yalan haberi açığa çıkararak tabir caiz ise ‘hakikat savaşcısı’ bir pozisyon üstlendi. Bu konuda Fahrettin Altun Hoca:
“2 binin üzerinde yalan haberi ve kara propaganda girişimini bertaraf ettik." sözlerini sarf etti.
Dezenformasyonla mücadeleyi kritik çalışma alanlarından biri olarak kurumsallaştırmaya devam edeceklerini vurgulayan Altun, "Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin yoğun çalışmalarıyla bugüne kadar, ülkemize karşı üretilen 2 binin üzerinde yalan haberi ve kara propaganda girişimini bertaraf ettik." dedi.
Yine Altun “Küresel medya kartelleri gerçeği yeniden üretiyorlar. Bunu sehven değil; kasten yapıyorlar.” diyor ki çok haklı.
Daha önce burada da Star Açık Görüş sayfasında da bu konuya ilişkin çok yazı yazdım.
Küresel sistemin LGBT, cinsiyetçilik gibi bir çok alanda bir dayatma peşinde; öyle ki çocukların izlediği çizgi filmlerde bile LGBT propogandası yapıldığına şahitlik ediyoruz.
İsmail Heniyye’nin katledilmesine ilişkin paylaşımlardan dolayı Instagram’ın bunları kaldırmasından sonra Instagram’a yaptırım uygulanması tepki çekti ama çok da gerekli idi.
Ciddi anlamda sosyal medya ve geleneksel medyada dezenformasyona maruz kalıyoruz. Bu noktada da farkındalığımızın artırılmasına ve de çocuklarımızı koruyacak düzenlemelere ihtiyaç var.
İkinci İletişim Şûrası’nda Siyasal İletişim Çalışma Grubu’nda olmuş olmaktan büyük onur ve gurur duyduğumu söylemeliyim.
Birbirinden değerli katılımcılar vardı. Başta bu şûranın düzenlenmesini sağlayan İletişim Başkanı Altun’a ve diğer çalışma arkadaşlarına teşekkür ederiz. Büyük ihtiyaç olan bir çalışmaya imza atılmış oldu. 16 ayrı çalışma grubu vardı ve akademisyeni ile sektör profesyoneli ile 425 katılımcının iki gün boyunca konu başlıklarına katkı sağladığı 2. İletişim Şûrası’nın çıktıları iletişim politikarına ciddi katkı sağlayacaktır.
Yaklaşık otuz yıldır siyasal araştırmalar ve siyasal kampanyalar yapan birisi olarak oturumun moderatörü Prof. Dr. Fatih Keskin, oturumları çok iyi yönetti. Ama sanırım en az ara veren grup da biz olduk.
Zira oturumun başında “Ben Ofluyum. Lütfen konuşma sürelerine ve toplanma sürelerine uyalım.” dedi.
Biz de emir telakki edip azami katkı sunmaya çalıştık.