İman ve Güzel Davranışların Önemi (1)


İman ruhumuzun gıdası, kalbimizin ışığdır. İmansız bir insanın ruhu gıdasız, kalbi karanlık ve en büyük dayanaktan yoksundur. İmanlı insan, mutlu ve huzurlu kişidir. Çünkü inanan insan, bir gün Allah’ın huzurunda yaptıklarının hesabını vereceğine inandığı için, Allah’a ve insanlara, hatta diğer canlılara karşı olan vazifelerini en iyi bir şekilde yerine getirmeye gayret eder. Her türlü aşırılıktan kaçınır. İşinde ve sözünde ölçülü olur. Ailesine,  çevresine, tüm insanlara iyi davranır. Felaketler, üzücü olaylaylar. Karşısında sarsılmaz, ümitsizliğe kapılmaz, bunalıma girmez İmtihan gereği olduğunu düşünür. Allah’a sığınır, O’na güvenerek sabır eder. Bütün bunlar, insanın mutlu ve huzurlu olamasını sağlar. Rasûlullah (s.a.s.)’e “Amellerin hangisi efdaldir?” diye sordular. Rasûlullah (s.a.s.): şöyle buyurdu:

“Allah ve Rasûlü’ne iman etmektir.” (Müslim, İman 135) Amellerin en faziletlisinin iman olduğunu Rasûlullah (s.a.s.) bildirmektedir. İman, her Müslümanın öncelikle sahip olması gereken bir özelliktir. Dolayısıyla müslümanın en değerli varlığı imanıdır. Çünkü insan, dünyada ve ahrette huzur ve mutluluğa ancak imanla kavuşabilir. İman, fıtratımızda olduğu için, onu sahip olduğu yere yerleştirmeyen insan, önce kendine zulmetmektedir. Huzursuz gönlünü boş şeylerle avutmaya çalışmakta, ama gerçek mutluluğu bir türlü yakalayamamaktadır.
 
Peygamberimiz (s.a.s.)’e “İman nedir ?”diye sorulduğunda şöyle beyan etmiştir:“İman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah tarafından yaratıldığına inanmaktı. (Buhârî, İman 37) Bu sayılan iman esaslarına, imanın şartları da denir. İman, İslam binasının temelini oluşturmaktadır. İman olmadan hiçbir amel, (yapılan iyi işler) Allah katında makbul değildir. Her şeyden önce, iman tam ve sağlam, Allah ve Rasûlü’nün bildir¬diği gibi olmalıdır. Çünkü inanılması gereken iman ve inanç esasla¬rına tam anlamıyla inanmadıkça yapılan bütün iyi ameller boşa gider. Rabbimiz Allah şöyle beyan ediyor: “Kim kâfir olarak ölürse, artık onların bütün yapıp etmeleri (amelleri) dünyada da âhirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda sürekli kalacaklar¬dır.” (Bakara, 2/2) Yapılan iyi amellerin boşa gitmemesi ve Cehennemde ebedî kalmamak için, imanın gitmesine sebep olan küfür ve şirkten sa¬kınmak gerekmektedir. İslam’da ilk önce iman gelir.