İnsaf ediniz!

Bediüzzaman der ki “İnsaf ediniz. Bir râfızî bir hadîse yanlış mana verse veya yanlış amel etse; acaba hadîsi inkâr etmek mi lâzımdır, yoksa o râfızîyi tahtie edip namus-u hadîsi muhafaza etmek mi lâzımdır? Belki hürriyet budur ki: Kanun-u adalet ve te’dibden başka, hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsın, herkes harekât-ı meşruasında şahane serbest olsun”. (Münazarat)

Şimdi gelelim günümüze ve yapılan ciddi ve büyük yanlışlara bir bakalım. Öncelikle, meydana gelmiş ve zuhura çıkmış olaylardan yola çıkarak hadisleri yorumlamak ayıp ve günah olmadığı gibi hadislerin hak ve hakikat olduğuna ayrı bir letafet katmaktadır. Aynı zamanda peygamber Efendimizin (asm) mucizesine bir delil teşkil etmektedir. Kuran’da ismen geçmese dahi Mehdi, Deccal, Süfyan ve ahirzaman hadiseleri ile ilgili olayları hadislerin ışığında değerlendiren insanlara hücum edenler yaptıkları hatayı anlamaları kendileri için çok önemlidir. Zira günümüzü hadislerin ışığı ile aydınlatmaya çalışan insanlara karşı kul hakkı doğmaktadır. Teşekkür yerine hakaret etmek; kişiyi kurtarmaz bilakis mesul ve sorumlu yapar.

Hadislerle ilgili yazı ve yorumları okuyanlar her şeyi kabul etmek zorunda olmadığı gibi karşı çıkmak zorunda da değildir. Çünkü İslam’a ve onun kat’i ve kesin emirlerine aykırı bir durum söz konusu mu? Ona bakmalıdır. Nihayetinde olmuş olaylar ve zuhura gelmiş hadiselerle ilgili olarak hadislerin ışığında yorum yapılmaktadır.

“La ya’lemul gaybe İllallah- Gaybı Allah’tan başkası bilemez” ayetine hürmetsizlik de yoktur. Zira gayptan ve gelecekten de haber verilmemektedir. Zuhura çıkmış olaylar ayet ve hadislerin ışığı altında değerlendirilmektedir. Bu sayede Kuran’a ve hadislere dikkat çekilmekte önemini bir vesile ile hatırlatmak söz konusu olmaktadır. Bunlara karşı çıkmanın anlamı ve mantığı yoktur, vesselam…