Bugüne kadar 30 yıllık süre içerisinde binlerce makale yazıp neşrettim. Bu yazılarımdan bir tanesi çok güzeldir. İnsanın büyük yolculuğunun anlatıldığı bu yazıda, ayet ve hadislerden yola çıkılarak insan için çok ibretli konular anlatılmıştır.
Ne ilginçtir ki; bu yazım karanlık odalar tarafından ele alınarak eleştiri konusu yapılmış. Kendilerince benimle alay ederek makalenin bir kısmını neşretmişler. “Vehbi Kara, Akit gazetesindeki köşesinde “Korona Virüsünün Hatırlattığı İnsanın Büyük Yolculuğu” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Kara yazısında “korona paniğinden” kurtulmanın kendince yolunu açıkladı” başlığını kullandıkları bu yazıda; maalesef ayet ve hadislerin yer aldığı kısımları silmişler.
Yazıya yapılan yorumlar ise çok üzücüdür. Açıkça Allah’ı ve ahiret gününü inkâr eden bazı kişiler, şahsıma hakaretlerde bulunmayı da ihmal etmemişler.
Bu yazımı tekrar okudum. Bir daha okudum. O kadar hoşuma gitti ki; “Yahu bu yazıyı tekrar yazmalısın. Çünkü çok önemli hakikatleri ihtiva ediyor” diye düşündüm. Ekmek ve su gibi hatta teneffüs ettiğimiz hava gibi böyle yazılara ihtiyaç var.
Ayrıca şu şekilde teselli buldum. Bazı Allah’ı inkâr eden kişilerin sana sataşması seni üzmesin. Çünkü kıyamete kadar bu ve benzer kişilerin alay ve inkârcılıkları devam edecek. Bu konuda sen; ne ilk ne de son kişisin.
Bu yazıyı aradan bir yıl geçtiği için tekrar yazıyorum. Çünkü konuşan yalnızca hakikattir. Varsın alay edenler olsun. Umulur ki belki bazı insanlar bu yazıdan bir ibret dersi alıp imanının kurtulmasına vesile olurlar.
İşte 2020 yılının Mart ayında Yeni Akit Gazetesinde ve bazı internet sitelerinde yayınlanan “Korona Virüsünün Hatırlattığı İnsanın Büyük Yolculuğu” yazısı… (Yazıyı özetleyip de neşredebilirdim. Fakat o kadar güzel noktalara değinmiş ki; bu güzel yazıya kıyıp belirli kısımlarını silemedim)
Korona virüsüne neredeyse herkesten farklı bakıyorum. Dünyanın altını üstüne getiren ve insanların panik içinde dehşetle baktığı bu virüs; sonuçta Allah’ın emri ile hareket etmektedir. “Hastalığın hikmetleri” konusunda yazdığım gibi hastalıklar, bazen ölümle sonuçlanabilmektedir.
Fakat ölüm, müminler için bir yok oluş veya idam değildir. Pek sıkı eleklerden geçirildiğimiz dünya hayatından sonsuzluk ülkesine geçmek için bir kapıdır. Bütün insanların önünde, ölümden başka daha çok merhale vardır. Asıl merak edilmesi gereken ise bu yolculukta karşılaşacağımız pek mühim maceralardır.
Korona virüs kadar yaşayacağımız bu merhaleleri düşünsek daha iyidir. Sonuçta bir şekilde öleceğiz. Ecel birdir değişmez. Vakti saati gelince hastalık olmasa dahi ölüm mukadderdir. Ölümden ziyade ölümden sonrasına bakmak akıllıcadır. Zira kimse dünyada kazık çakıp kalmıyor.
Peki, ölümden sonra neler olacak? İşte buna bakar ve Kuran’dan bize verilen mesajlar ile ilgilenir isek çok kolay bir şekilde insanlığın yaşamış olduğu bu “korona paniğinden” kurtulabiliriz.
İşte ölümden sonra ilk olarak; bizden önce diğer insanların gittiği berzah âlemine bir yolculuğumuz olacak. Kabirde geçen bu âlemde kıyamete kadar kalacağız. Eğer iman ile ölmüş isek ne mutlu! Zira berzah âleminde namazlarımızın ışığı bize yoldaşlık edecek sevdiklerimizle ve melek dostlarımızla pek güzel sohbetlerimiz olacak.
Yok, eğer imansız ölmüş isek işte o zaman yandı gülüm keten helva! Cehennem zebanilerinden bazı yoldaşlar bizi karşılayacak ve kıyamete kadar bunlarla vakit geçirmek zorunda kalacağız. İşte kabrin bu tarafında böylesine acıklı bir azap bekliyor.
İnsanın bütün bu yolculuğunu Allah’ın kelamı olan ve hem dünyamızı hem de yolculuğumuzun bütün merhalelerini aydınlatan Kuran’dan takip edebiliriz. Kuran’dan başka daha güzel anlatacak başka bir merci de yoktur.
İlk büyük merhale kıyamettir. Şöyle ki: Kıyametin kopuş anı ve sonrası “(O gün) sûra üflenecek, ardından Allah’ın diledikleri dışında göklerde ve yerde bulunanların hepsi düşüp ölecek; sonra sûra yeniden üflenecek ve onlar birden ayağa kalkmış, etrafa bakıyor olacaklar” (Zümer Suresi 68) Ayeti ile ifade edilmektedir.