İnsanın büyük yolculuğu ve yapılan eleştiriler (2)

Bundan sonra yaşayacaklarımız Yasin Suresinin 51. ile 54. Ayetlerinde mealen şöyle geçmektedir: “Sûra üflenmiştir. Artık onlar kabirlerinden kalkıp rablerine doğru koşmaktadırlar.  Derler ki: Vay başımıza gelenler! Bizi yattığımız yerden kim diriltip kaldırdı? Rahmânın vaad ettiği işte bu! Peygamberler gerçekten doğru söylemişler! Olup biten yalnızca bir ses! Ama ardından onların tamamı, birden toplanmış olarak işte huzurumuzdalar. Bugün hiç kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmaz. Sadece yapıp ettiklerinizin karşılığını görürsünüz”.

Bu uzun ama çok uzun yolculukta Kur’an; Kıyametin ardından mahşer meydanında toplanacağımızı ve sonrasında büyük bir mahkemeye gideceğimizi söylemektedir.

Kıyamet ve Mahşer; Zilzal Suresinin 1. ile 8. Ayetlerinde mealen şu şekilde ifade edilmektedir: “Yer o dehşetli sarsıntısıyla sarsıldığında. Ve yer ağırlıklarını dışarı attığında. Ve insan ne oluyor buna, dediğinde. O gün yer, bütün haberlerini Rabbinin ona vahyettiği şekilde anlatır. İşte o gün insanlar yaptıkları kendilerine gösterilsin diye (bulundukları yerden) farklı gruplar halinde çıkarlar. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür”.

İşte Korona virüsü yerine biraz da bu mahşer meydanını merak etsek, düşünsek iyi olacaktır. Zira ister mümin ister dinsiz, kim olursa olsun bu meydandan ve dehşetli bir yoldan geçecektir. Bu yol hadislerde “Sırat Köprüsü” olarak ifade edilmiştir. Saffat Suresi 23. Ayette ise bu Sırat köprüsü mealen “Onları cehennemin yoluna sürün” şeklinde ifade edilmiştir.

Ayetlerde “sırat-ı mustakim” yani “doğru yol” ifadesinin de Sırat köprüsüne işaret edildiği bazı âlimler tarafından dile getirilmiş olsa da bunun en güzel izahı hadislerde geçmektedir. Hadislerin bir kısmı şu şekilde ifade edilmiştir:

Ya Rasulallah, köprü nedir?’ diye sorulduğunda; “Kaypak ve kaygan bir yoldur. Orada; kancalar, çengeller ve Necidde bilinen sadan denilen sert dikencikler gibi dikenler vardır. Müminler amellerine göre kimi göz açıp kapayıncaya kadar, kimi şimşek gibi, kimi rüzgar gibi, kimi kuş gibi, kimi iyi cins yarış atları gibi, kimi deve gibi süratle geçerler. Müminlerden kimi sapasağlam kurtulur. Kimi de tırmalanmış olarak salıverilir. Kimileri de cehennem ateşi içerisine dökülür” (Buhari, Müslim, Tirmizi’den naklen Mansur Ali Nasıf, Tâc, V, 394-395).

Başka bir hadiste “Cehennemin ortasına sırat (köprüsü) kurulur. Oradan peygamberlerden ümmetleri ile beraber geçenlerin ilki ben olacağım. Peygamberlerden başka o gün kimse konuşamaz, peygamberlerin sözleri de; Ey Allah’ım, kurtar kurtar, olur.” (Buhari ve Müslim’den naklen, Tâc, V, 377-378).

Bundan sonraki yolculuğumuz inşallah iman ile ölür isek; Cenab-ı Allah’ın lütuf ve fazlından vereceği Cennet ile sonlanacak. Cennetin, Sırat Köprüsünün nasıl bir yer olduğunu aklımızla idrak etmemiz biraz zordur. Zira ne aklımıza ne de kalbimizin hatırasına giremeyecek derecede geniş ve muazzamdır. Neticede bu yerler ebedi ve sonsuzluk ülkesindedir. Sonsuzluk kavramını bu akıl terazisi ile anlamamız ise pek mümkün değildir.

Fakat Kur’an ayetleri bu konuda bize bir parça fikir verebilir. Tahrim Suresi 8. Ayette mealen “Ey iman edenler, günahlarınıza samimi bir tövbe ile Allah’a dönün! Umulur ki Rabbiniz, sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların nurları önlerinden ve yanlarından koşar da, Ey Rabbimiz, nurumuzu tamamla, bizi bağışla; muhakkak sen her şeye kadirsin, derler”.

Maalesef insanların pek çoğu iman etmeyip bu meseleleri konuşup düşünmediğinden bu emsalsiz yolculukta hüsrana uğrayacaktır. Hadid Suresi 13. Ayette mealen bu durum şöyle ifade edilmektedir: “O gün münafık erkeklerle münafık kadınlar, müminlere, bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, derler. Onlara, dönün arkanıza da bir nur arayın, denilir. Nihayet, onların arasına, bir kapısı olan ve içinde rahmet ve dışında azap bulunan bir sur çekilir.”

İşte insanın bu eşsiz yolculuğunda Meryem Suresi 71. ve 72. Ayetlerde büyük bir ikaz göze çarpmaktadır. Mealen “Sizlerden hiçbir kimse yoktur ki oraya uğramamış olsun. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür. Sonra biz, iman edip kötülüklerden sakınanları kurtarırız. Zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız” denilerek aklımızı başımıza almamız için uyarılmış oluyoruz.

Yani kimse kalkıp “ben imansız olmanın böyle kötü bir sonuç doğuracağını düşünmemiştim” diyemeyecektir. Şu Korona virüsünü merak ettiğimiz kadar bu muhteşem dünya yolculuğumuzu düşünsek elbette panik olmaz başımızı bir seccadeye koyarak ruhumuza huzur verebiliriz, vesselam…