İnsanın mâ­nevî yapısı terbiye edilmiş olmalı

İnsanın yaratılış gayesini bildirerek iki cihan mutluluğuna erişmenin şartlarını geçekleştirme, ahlâkın başta gelen gayesidir. Müslüman’ın temel görevi Allah’a kulluktur. Bu kulluk esasları içerisinde ahlâkın büyük bir yeri vardır. İnsan ahlâk sayesinde iyiye ve doğruya yönelir. İnsanın maddî ve mâ­nevî yapısı bir âhenk içinde terbiye edilmiş olur. Kişi sadece kendisini geliştirmiş, korumuş olmaz; aynı zamanda toplumun korunmasında ve gelişmesinde de çok önemli katkılar sağlamış olur. Fertleri ve toplumları sağlam ve dürüst, mutlu ve huzurlu hale getirmek, ahlâkın gayeleri ara­sındadır. İslâm dini ahlâka büyük bir önem vermiştir.

Huylar iyi de olur, kötü de olur. Dolayısıyla ahlâk, güzel ve çirkin ya da iyi ve kötü diye ikiye ayrılır. İslâm dini mü’minlere iyi huylara sahip olmalarını ve kötü huy­­larından kaçınmalarını emretmektedir. Mü’minlere düşen görev, iyi huyları benimsemek, kötü huylardan uzak kalmaktır. Din zaten bir ahlâk sistemidir; iş ahlâkı, ticaret ahlâkı, idare ahlâkı,  ev ahlâkı, eğitim ahlâkı vs. diye isimlendirilmeler de her sahadaki üstünlüğün ahlâk üstünlüğü ile olacağını işaret etmektedir.
Ahlâkın önemini âyet ve hadisler ortaya koymaktadır. “Ve Sen (Rasûlüm); büyük bir ahlâk üzerindesin” (Kalem, 68/4) diye övdüğü önderimiz Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyuruyor. “Ben ancak ahlâkın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta,  Hulk  8). Allah Teâlâ da şöyle buyuruyor: “İman edip iyi işler yapanlar da halkın en hayırlısıdır.”   (Beyyine, 98/7)

“Kim iyi iş yaparsa faydası kendisinedir ve kim de kötülük yaparsa zararı yine kendisinedir. Sonra (ölünce) Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Câsiye, 49/15). Hz. Peygamber (s.a.s.):“Mü’minlerin iman yönünden en mükemmel olanları ahlâkı en güzel olanlarıdır.”  (Tirmizî, Radâ 11). buyurur.

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: “Sizlerden kıyamet gününde en çok sevdiğim ve bana en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır.” (Tirmizî, Birr 70).                                                                                                        
Âişe (r.a.)’dan Rasûlullah (s.a.s.) şöyle duâ ederdi: “Allah’ım, vücûd yapımı güzel yaptığın gibi, ahlâkımı da güzelleştir.” (Hanbel, Müsned, c. 1, s. 403 ).
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: “İnsanlara, güzel ahlâkla muâmele et.” (Tirmizî,. Birr 54 ).Bu âyet ve hadislerden ahlâkın önemi ve fazileti anlaşılmaktadır. Mü’min kişi iyi ahlâk sahibi olmaya gayret sarf etmeli, kötü huylardan, alışkanlıklardan son derece sakınmalı, kötü ahlâklı değil; iyi ahlâklı olmalıdır. İnsanlar arasındaki ilişkileri, karşılıklı sevgi, saygı ilkesi çerçevesinde düzenleyen görgü kurallarına çok dikkat etmeli ve insanlarla çok iyi geçinmeye çalışmalıdır.

Müslüman herkese son derece merhamet, adalet ve şefkatle davranması, zayıf ve muhtaç olanlarına yardım etmesi, ana ve babaya saygılı olması, onların gönüllerini kazanmaya çalışması ve eşler birbirlerine çok iyi gdavranmalı, çocuklarıyla, akraba ve komşularıyla da iyi geçinmeye özen göstermesi gerekir.

Yüce Allah şöyle buyurur:“Muhakkak ki Allah adâleti, ihsanı (güzel ahlâkı) ve (muhtaç olan) akrabaya yardım etmeyi emreder; haksızlıktan, fenalıktan, zulüm ve azgınlıktan men eder; iyice anlayıp tutasınız diye size böylece öğüt verir.” (Nahl, 16/90). Ayette; ihlas, doğruluk, sabır, şükür, tevbe,  takva, adalet, kanaat ve cömertlik gibi iyi davranışlar emrediliyor. İçki, kumar, zina,   haksızlık, ahlâksızlık, hırsızlık, kıskançlık, cimrilik, israf, gıybet, dedikodu, iftira ve yalan gibi kötü davranışlar da yasaklanıyor. Dinimiz güzel ahlâk sahibi olmamızı ve  kötü huylardan da  kaçınmamızı istiyor. Çünkü güzel ahlak mutlu olmayı sağlar. İslâm ahlâkına uygun yaşandığında ferdi, ailevi ve sosyal mutluluk söz konusudur. Dünya ve ahirette mutlu ve huzurlu olmak istiyorsak İslâm’ın emir ve yasaklarına, koymuş olduğu ahlâk kurallarına uymak zorundayız. Ne mutlu güzel ahlâk sahibi olmaya gayret edenlere!