İsrail ve Netanyahu, suçlarının bedelini eninde sonunda ödeyecek

 “Seçilmiş liderler tarafından bize bu mahkeme sadece Afrika diktatörleri ve Putin gibi haydutlar için var dendi.”

“Biz, tehditler veya diğer faaliyetlerle caydırılmayacağız.”

“Bu mahkeme, hukukun güç ve kaba kuvvete karşı zaferi olmalıdır.”

Yukarıdaki sözler Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han’dan alıntılar. Han ve meslektaşları, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama kararı alınması çağrısı yapmadan önce kendilerine yönelik yapılan baskılara karşı nasıl dik durmaya çalıştıklarını anlatırken bu ifadeleri kullandı.

Başta ABD olmak üzere İsrail’in hamiliğine soyunan çevreler uzun bir süre UCM’ye baskı yaparak İsrail ve yöneticileri hakkında bir karar çıkmasını engellemeye çalışıyorlardı. Hatta bu süreci tehdit boyutuna bile taşıdılar. ABD’li bazı senatörler UCM hâkim ve savcıları ve ailelerini hedef alan bildiriler kaleme aldılar, “İsrail’i hedef alırsanız biz de sizi hedef alırız.” diye açık açık tehdit etmekten dahi çekinmediler.

Ama tüm bu tehditler bir işe yaramadı ve nihayetinde UCM savcılığı Netanyahu ve Gallant için "savaş suçları" ve "insanlığa karşı suçlar" nedeniyle tutuklama kararı alınması için ön yargılama birimi "Pre-Trial Chamber"a başvuruda bulundu.

Savcılık ayrıca Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar ve Hamas'ın askerî kanadı İzeddin el-Kassam Tugaylarının lideri Muhammed ed-Dayf hakkında da yakalama kararı başvurusunda bulundu. Muhtemelen bu, üzerlerindeki yoğun baskıyı azaltmak ve dengelemek adına alınmış bir karar oldu. Yoksa işgalciyle mağdurları eşitlemek anlamına gelecek hakkaniyetten uzak bir adım.  

Netanhayu ve Gallant hakkında savcılığın iddianamesi;

-Bir savaş yöntemi olarak sivillerin aç bırakılması

-Kasten büyük acıya neden olmak veya vücuda veya sağlığa ciddi zarar vermek

-Savaş suçu olarak kasten öldürme veya cinayet

- Savaş suçu sayılan sivil nüfusa yönelik saldırıların kasıtlı olarak yönlendirilmesi

- İnsanlığa karşı suç olarak açlıktan kaynaklanan ölümler de dahil olmak üzere nüfusun yok edilmesi ve/veya cinayet;

- İnsanlığa karşı suç olarak zulüm

…gibi korkunç suçlamaları barındırıyor. İsrail 7 Ekim’den bugüne açıkça Gazze’de bir soykırımı hedefleyecek şekilde hareket ediyor. Bu bağlamda Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açtığı ve Türkiye’nin de müdahil olmak için başvurduğu dava da devam ediyor. UCM’nin alacağı kararlar oradaki davayı da güçlendirecek bir etki üretecektir.

Nihayetinde İsrail küresel vicdanlarda zaten yargılandı ve mahkûm oldu ancak UCM ve Adalet Divanı’nın alacağı kararlar da hukuken İsrail’in soykırım yapan bir devlet olduğunu tescillemiş olacak. Dolayısıyla bu kararların çıkabilmesi adına mücadele her platformda devam ettirilmeli. İsrail ve yöneticilerinin yargılanıp suçlarının tescil edilmesinin elbette çok önemli hukuki ve siyasi sonuçları da olacak. Sadece İsrail için değil, ABD için de... 

Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham “Netanyahu ve Gallant ceza alırsa sırada biz varız.” derken korkmakta aslında çok haklı. ABD, İsrail’in tüm suçlarına ortak; dolayısıyla o da yargılanmak ve  suçlarının bedelini ödemek zorunda.