Evet, ezber bozma zamanı gelmiştir. Yapılacak işlerin başında İstanbul’un Türkiye’nin başkenti olması gelmektedir. Eğer bu yapılırsa Türkiye dünyanın en güçlü devletleri arasında tekrar hak ettiği yeri alacaktır.
Nasıl ki Londra; İngiltere’nin, Paris; Fransa’nın ve Berlin Almanya’nın başkenti olarak dünyanın en önemli merkezleri olarak yer almaktadır. İstanbul’da hem Türkiye’nin hem de İslam’ın başkenti olarak dünyanın en önemli merkezi olmak durumundadır. Bu sayede hilafet yeniden canlandırılıp İslam coğrafyasındaki birlik ve beraberliği sağlamak mümkün hale gelecektir.
Almanya işgalden sonra başkentini Bonn olarak belirlemişti daha doğrusu işgalciler dayatmıştı. Doğu Almanya’yı geri aldıktan sonra kendisine yakışanı yapıp Berlin’i başkent yapmıştı. Şimdi Türkiye’de madem işgalden kurtulmuştur büyük devlet olma ideali gereğince kendisine yakışanı yapmalı başkentini İstanbul yapmalıdır.
Şimdi bu sözler üzerine faşistler kıyameti koparacaktır. Söyleyecekleri sözlerin başında darbe anayasası olan mevcut anayasadaki (Madde 3) Devletin başkenti hususu “Başkenti Ankara’dır” şeklindedir. İşin kötüsü bu faşist anayasada (Madde 4) değiştirilemeyecek hükümler vardır ve şöyledir: “Anayasanın … 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
Haydi buyurun cenaze namazına. Şimdi biri çıkıp derse “sen başkent değişikliği istemekle anayasaya karşı çıkıyorsun” böylelere ne demeli?
Yahu bu değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeler Allah’ın emri mi. Evren denilen faşist generalin darbe yaptıktan sonra anayasa metnine koyduğu bu madde hangi kutsal kitapta yazmaktadır.
Neyse daha fazla yazıp keyfinizi kaçırmayayım. Neticede hali pür melalimizi görmeniz için bunları yazdım. Kırmızıçizgi dedikleri böyle maddeleri olan anayasa ile bu memleket dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olamaz. Sevr ve Lozan’da dayattıkları gibi “vur tepesine al ekmeğini” cinsinden sömürge devleti olur ancak. Bunu torna tezgâhından çıkmış kafaların anlamasını elbette beklemiyorum…
Bu zavallılara böyle şeyleri anlatmak deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Ne yapalım hiç olmaz ise biz bunları yazılım tarihe geçsin. Çünkü bizden sonra gelecek nesiller bizimle dalga geçip alay edecek. Bizim jenerasyona “koyun sürüsü” muamelesi yapıp gayretsiz diye aşağılayacaklar. Belki internetin bir köşesinde bu yazıya rastlayıp “vay be aklı başında bir iki tane adam yazılar yazmış” diyerek üzerimize gelen tükürüklerin bir kısmından kurtulabiliriz, vesselam…