Son harekâtta % 70-75 oranında yerli silahlar kullanan ordumuz; bütün dünyayı kıskançlıktan çatlatacak derecede bilim ve teknolojide ilerlemeler sağlamıştır. Elbette bunun devamı gelecektir. Dost ve müttefik ülkeler, başarı ile kullandığımız, helikopterlerimizi, savaş gemilerimizi, güdümlü mermi sistem ve silahlarını almak için sıraya girecektir. Bunların satışı ile ülke ekonomisinin büyük bir sıçrama yapacağından şüphe duymamak gerekir.
Zira günümüzde bir gemi dolusu hammadde satışından elde edilen gelir ile bu silah ve sistemlerden bir tane bile almak mümkün değildir. Bilim ve teknolojiyi kullanma becerisine, katma değer meydana getirmesine ve ülke kaynaklarının son derece verimli kullanılmasına yarayan bu alışveriş; zengin petrol yataklarına sahip olmaktan bile daha iyidir. Bir tanker dolusu petrolü bu silahların sadece bir tanesi ile almanız mümkün olmayabiliyor.
Silah sanayi ve teknolojisi konusunda bu yazdıklarımı lütfen abartılı olarak görmeyin. Çünkü ben 15 yıl Türk Deniz Kuvvetlerine silah subayı olarak çalıştım. Dünyanın bugün bile en önemli güdümlü mermileri olan “Harpoon” ve “Sea Sparrow” gibi silah sistemlerini ve mermilerini bizzat kullandım. Üretici ülkelerin bilim adamlarından bu ve benzeri silahların teknik ve taktik kullanımları hakkında sayısız dersler aldım. Kısaca silah elektronik subayı olarak dünyanın en gelişmiş silahlarını kullanan bir askerdim.
Her ne kadar 28 Şubat 1997 darbecileri yüzünden çok sevdiğim Deniz kuvvetlerinden ayrılmış olsam da bu konudaki bilgilerim ve tecrübem çoktur. Daha sonra iktisat alanında doktora yaparak ekonomi uzmanı oldum. Bu nedenle gerçek bağımsızlık için modern silah sistemlerinin üretilmesi ve kullanılması konusundaki sözlerime itimat edebilirsiniz.
Yazıma Yahya Kemal Beyatlı’nın bu milletin dualarına tercüman olan şu şiiri ile nihayet vermek istiyorum:
Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyednâmın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!