İktisat doktoru olarak yazı yazdığım gazete ve internet sitelerinde bu iki Amerikalı hanımın çalışmalarını ifade etmeye çalıştım. Yetmedi aile ile alakalı olan dinimizin emir ve yasaklarını dile getirerek kamuoyu meydana getirmeye çalıştım. İki cihanın serveri Şanlı Peygamberimizin (asm); “Cennet anaların ayakları altındadır” hadisini tekrarlayarak, kadına yakışan en güzel işin annelik olduğunu anlatmaya çalıştım.
Evet, annelik gerçekten güç bir iştir. Belki de yapılan işler içinde en zor olanlarından bir tanesidir. Düşünebiliyor musunuz; her türlü emek ve çalışma karşılıksız olarak yapılmaktadır. Bu konuda yani anneliğin ne derece kutsal ve onurlu bir iş olduğunu anlatmak için kitaplar yazılsa azdır.
Gece uykusuz kalmalardan tutun da evin hizmetçisi gibi ailenin her türlü ihtiyacını karşılayan anneler, acımasızca eleştirilmekten de kurtulamamışlardır. medyada yapılan aşağılayıcı yazı ve konuşmalar, sinema filmlerindeki iğrenç sahneler, çocuk doğurma konusundaki yalanlar, herkesin gözü önündedir. Adeta kadınları yuvalarından çıkarıp sermaye sahiplerin aracı haline getirmeye yeminli milyonlarca gafil insan; hala çalışmalarına devam etmektedirler. Bu azgın güruhla mücadele etmesi gereken devlet görevlileri ise koltuklarına gömülüp keyif çatmaktadırlar...
Hükümet ve Cumhurbaşkanı herkesi dinliyor ve sorunlarına çözüm bulmaya çalışıyor. Bir de benim gibi “kadınları kapitalist sömürünün egemenliğinden kurtarmaya çalışan” akademisyen ve yazarları dinlemelidir. Siyonistlerin, kadınlar hakkında yaptıkları propagandaları papağan gibi anlatmaktan çekinmeyen Aile Bakanı ve yardımcıları, bir de benim gibi insanların sözlerine kulak vermelidir.
Müslüman milletime de şunu söyleyeyim. Kadınları çalışma hayatına girmeye zorlamak ve eve para getirsin diye çalıştırmak kadar ayıp olamaz. Kadın isterse çalışabilir fakat bir erkeğin karısına “çocuk doğurmayı bırak, git çalış, eve para getir” demesi çok üzüntü vericidir. İslamın insana kazandırdığı şeref ve onurdan mahrum kalındığının ispatıdır, vesselam...