Kanal İstanbul ve CHP’nin İstemezük Anlayışı (4)

Öyle ki bu coğrafyada kanal çalışmaları aslında Bizans devrine kadar uzanmaktadır. İstanbul Boğazına alternatif suyolu projesinin tarihi Roma İmparatorluğuna kadar gider. Bitinya valisi Plinius ile İmparator Trajan arasındaki yazışmalarda, Sakarya Nehir Taşımacılığı Projesinden bahsedilmiştir. Karadeniz ve Marmara’nın yapay bir boğazla birbirine bağlama fikri 16. yüzyıldan bu yana 6 kez gündeme gelmiş fakat başarılamamıştır. Şimdi olduğu gibi…
Kanal İstanbul, şehrin Avrupa Yakası’nda Küçükçekmece Gölü üzerinde hayata geçirilecektir. Kanalın yarısı mevcut göller nedeni ile hazır denilebilir. Karadeniz ile Akdeniz arasında alternatifsiz bir geçit olan İstanbul Boğazı’ndaki gemi trafiğini rahatlatmak adına Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yapay bir suyolu her yönden çok önemlidir. Şehircilik açısından modern anlayışları bu sayede hayata geçirebiliriz. Kanalın Marmara Denizi ile birleştiği noktada 2023 yılına değin kurulması öngörülen iki yeni kentten biri ortaya çıkacaktır.
Bu projede 37 milyon metrekare ortak yeşil alanlara ayrılmıştır. Çıkartılan topraklar, liman yapımında kullanılacak, taşocaklarının ve kapatılan madenlerin doldurulması için yararlanılacaktır. Projenin yap işlet devret modeli ile inşa edilerek devlete yük olmadan bilakis büyük gelirler elde edilmesine yol açacağı değerlendirilmektedir.
İstanbul’daki nüfus yoğunluğunu yüzünden kaynaklanan şehircilik problemlerine fayda sağlaması ve başta trafik sorunlarının çözülmesi olmak üzere yeşil alanların arttırılması bakımından da çok büyük faydalar sağlanacaktır. Fakat çok daha önemli konu ise denizcilik kültürünün gelişmesi ve ülkemizin stratejik olarak coğrafyanın verdiği fırsatları değerlendirmesi konusundaki anlayış değişikliğidir. Aslında bu çalışmalar sayesinde denizciliğin Boğazda rakı içmek olmadığını anlamış olacağız, vesselam…