Karı-koca geçimsizliği

Boşanma, karı-koca arasındaki evlilik bağının çözülmesi, evliliğin sona ermesi anlamına gelir. Mutlu bir ailenin temeli nikâh ile atılır. Karşılıklı sevgi ve hoşgörü ile devam eder. Mutsuz, geçimsiz ve ızdırap dolu ailelerin sonu da ayrılık ve boşanmadır. Eşlerin kurdukları yuvayı, ölünceye kadar yaşatmaları ve evliliğin ölümle son bulması esastır. Ancak eşler arasında geçimsizlik hat safhaya ulaşır ve başka çare kalmadığında, boşanmaya başvurulabilir.

Boşanma eşler için mutsuz bir evlilikten çıkış olsa da ailenin yıkımı demektir. Ayrılmanın mutlak gerekli olduğu durumlarda bile boşanmayla sorunlar bitmez. Boşanma eşleri ekonomik yönden sarsar, ruhsal yönden örseler, toplumdaki durumlarını etkiler. Çocuklar üzerindeki olumsuz etkisi ise çok daha büyüktür Bu nedenle, boşanma evlilik öncesi özgürlüğe tam bir dönüş veya kurtuluş sayılamaz.

Boşanmış eşler üzerinde yapılan bir araştırmada boşanmış erkeklerin, evli erkeklere göre beş kat yüksek oranda, boşanmış kadınların da evli kadınlara göre üç kat yüksek oranda ruhsal bozukluk saptanmıştır. Modern yaşamın bir sonucu olarak bugün, şiddetli geçimsizliğin en başta gelen boşanma nedeni olması, eşlerdeki aile bilincinin zayıflamasından ve eşlerin karşı karşıya kaldıkları problemlerle başa çıkmalarında, yakın çevrelerinden gereken sosyal desteği bulamamalarından kaynaklanmaktadır.

Evlilik yoluyla, kadınla erkek arasında kurulan bu bağın, mutlu ve huzur içinde devam etmesi, hem bireyler, hem de toplumlar açısından büyük önem taşır. Bu yüzden yüce Allah (c.c.) Kur’ân-ı Kerim’de, evliliğin devamı için eşlerin birbirlerine karşı anlayışlı olmalarını istemiştir. (Nisâ, 4/19) Ancak her ailede zaman zaman, ekonomik sorunlar, eşlerin birbirlerine karşı olan sorumluluklarını yerine getirmemesi ve içki, kumar, aldatma, bireysel hesapların öne çıkması, iletişim kopukluğu ve özellikle son yıllarda yaygınlaşan internet bağımlılığı ve sanal arkadaşlıklar gibi sebeplerden dolayı, istenmeyen anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir.

Bu gibi durumlarda eşler; aile içi problemlerini dinimizin öngördüğü prensipler doğrultusunda çözüme kavuşturmaya çalışmalıdır. Ancak bütün anlaşma yolları kapanmış, evlilik ile amaçlanan yararlar ortadan kalkmış, şiddetli geçimsizlik, huzursuzluk, hak ve hukuka riayet edilmemesi gibi durumlar ortaya çıkmış ve evlilik hayatının sürdürülmesi imkânsız hale gelmişse; “Allâh katında en sevimsiz helâl, boşanmadır” (Ebû Dâvûd, Talâk 3 )hadis-i şerifinin de işaret ettiği üzere, boşanma bir çıkar yol olabilir.

Dolayısıyla evliliğin çekilmez olduğu durumlarda, boşanma bir çıkar yol olmakla birlikte, en son başvurulması gereken bir çaredir. Tabii ki, boşanmadan önce evliliğin devam ettirilmesi için eşlerin, her türlü çareye başvurulmaları, fedakârlıkta bulunulmaları, hoşnutsuzluk veya soğukluk halinde bile meselelerini konuşarak çözümlemeye çalışmaları gerekir.

Eşlerin birbirinden ayrılmasıyla sonuçlanan boşanma durumu, aile fertlerini tümüyle etkilemektedir. Fakat hiç şüphesiz en çok etkilenen birey çocuktur. Ailenin dağılması ile, aslında, en büyük tahribat; eşlerin yanında, çocuklar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Dolayısıyla son çare boşanma olmalıdır.

Boşanmış anne ve babalar şu hususlara dikkat etmelidirler:

1- Anne ve baba ayrıldıktan sonra, her iki taraf çocuklarıyla düzenli ve sıcak ilişkilerini sürdürmelidir. Çocuk düzenli aralarla ve sürekli olarak anne-babasını görebilmesine özen gösterilmelidir.

2- Boşanmanın ne demek olduğu açık bir dille çocuğa anlatılmalı, anne ya da babası hakkında hiçbir zaman kötü bir söz söylenmemelidir.

3- Anne ve babası eski eşinden öç almak düşüncesiyle çocuğu diğer ebeveyninden yoksun bırakmamalıdır.

4- Çocuğu sevme yarışı içine girerek, abartılmış bir şekilde eğitilmesine çalışılmamalıdır.

5- Çocuk her zaman sevileceğini bilmeli ve hissetmelidir.

6- Anne ve babasının ayrılma olayında çocuğun suçu olmadığı, bunun anne-baba arasındaki ilişki sorunundan kaynaklandığı, yani geçinemediğiniz, bir arada mutlu olmadığınız, gayret ettiğiniz halde anlaşmazlıkları gideremediğiniz çocuğa belirtilmelidir.