Yönetimin tek elden yürütülmesi için Cumhurbaşkanlığı sisteminin gelmesi ve siyasi partilerin ittifak yapması geç de olsa faydalı olmuştur. Lakin neredeyse kırk yamalı bohçaya dönmüş olan mevcut anayasanın yeniden yapılması şart olmuştur.
Özgürlüklerin sade ve anlaşılır bir dille yazıldığı 15-20 maddeyi geçmeyen bir anayasa yapılması gerekiyor. Bu anayasayı darbeci askerlerin değil sivil halkın yapması ise ayrı bir konudur.
Sabetaycı Gizli Yahudilere ve CHP’ye göre darbe olmadan anayasa yapılamaz. Çünkü bunlar ülke menfaatlerini değil kendi çıkarlarını öncelikli olarak ele alırlar ve buna göre anayasa yaptırırlar. İlginçtir hala 1982 yılında faşist darbeci Kenan Evren’in Orhan Aldıkaçtı’ya yaptırdığı dünyanın en berbat anayasasını hala savunmaya devam eden zavallılara rastlayabiliyoruz.
Anayasa yapmak için bu faşistlere göre tek formül vardır. O formül de şudur:
(CHP + Ordu ) x Darbe = Yeni Anayasa.
AK Parti’nin tam olarak başarılı olamadığı konuların başında işte bu sivil anayasa yapılamaması vardır. Gerçi Mecliste istediği yasayı geçirebilse de buna rağmen daha çok güç peşinde koşmak olarak algılandığı için bu hayırlı iş doğru düzgün yapılamamakta parça parça düzeltilmeye çalışılmaktadır. Bu ise büyük bir zaman israfıdır. Dünyanın ilk 10 devleti içinde yer almak istiyor isek bunu bir an önce yapmak lüzumu vardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi yetkilerinin zararına fakat ülkenin menfaati olan bir sistemi getirmeye muvaffak oldu. Çift başlılığı ortadan kaldırarak halkın seçtiği yöneticilere hiç olmaz ise 5 yıllık bir süre için yönetimde kalması sağlandı. Şimdi ise darbeci faşistlerin hükümeti iş yapamaz hale getirdikleri bazı vesayetçi kurumları düzeltmek gibi önemli bir konu daha var.
Siyasi Partilerin ittifak yapabilmesi devletin yönetilmesi açısından önemli bir gelişmedir. Çünkü 12 Eylül 1980 darbecileri güçsüz hükümetlerin yönetimdeki zayıflıklarını çok istismar etmiştir. Hatta faşist darbe için gerekçe haline getirmişlerdir. Şimdi de “istemezükçü” CHP, ancak ordu ile birlikte kendisinin yaptığı anayasaya meşruluk verip başkasını tanımıyor.
CHP’nin anayasa konusunda karnesi berbat bir durumdadır. Çünkü milletimizin önüne koyduğu her madde yapılan her icraat faşist ruhu barındırmaktadır. Bakın son 80 yılda CHP neler yapmış:
İlk icraatları kurucu ilkelerimizin yer aldığı Osmanlı Kanun-i Esasi’sinden alınan 2. Maddeyi kaldırmak olmuş. Bu madde ne diyordu? Türk Devletinin dini İslam’dır. Bu madde 1928 yılında kaldırılmıştır. Daha sonra 5 Şubat 1937’de aslında Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilkeleri olan “Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılâpçılık” Anayasanın 2. maddesine dâhil edilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel nitelikleri olarak belirtilmiştir. Hadi buyurun bir de buradan yakın!
Kenan Evren Anayasasında 4. Madde olarak yer alan ve “değiştirilemez hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez” ucubesi işte şimdi kırmızıçizgiler olarak önümüze konulmuş. Şimdi CHP’nin anayasa konusunda yaptığı ilaç için olumlu bir işten veya icraattan bahsedilebilir mi?
O halde CHP’nin asıl maksadını söyleyeyim de faşist ruhla hareket eden bu partinin gerçek yüzü anlaşılsın. Belki bu partinin başına geçecek olan yeni yüzler “bu yolun çıkmaz sokak” olduğunu görüp ülke yararına bir iki iş, icraat yapar…
CHP ülkenin iyi yönetilmemesini istiyor. Koalisyonların kötü sonuçlarından kendilerine vazife çıkararak “İşte bakın söylemiştik bunları. Demokratik sistem bizim neyimize gerek. Ülkeyi askerler yönetsin. Askerler işbaşından ayrılınca da yerlerine konulan faşist ilkeleri benimsemiş kurumlar bu cahil halkı denetlesin. Olur ki halkın vicdanını dinleyen yöneticiler işbaşına gelip faşizmden taviz verirlerse derhal bu vesayetçi kurumlar devreye girip hükümeti iş yapamaz hale getirsinler…
İşte özetle CHP’nin yapmak istediği budur. Ülkenin menfaatine, halkın refah ve mutluluğuna dair hangi icraat yapılırsa yapılsın karşılarında öncelikle CHP’nin bu faşist ruhunu bulacaktır. Bakın II. Abdülhamit’in yayımladığı bir tebliğle 1876 Anayasası'nı yeniden yürürlüğe soktuğu tarih 24 Temmuz’dur.
Bu tarih hem Osmanlı’da hem de Türkiye Cumhuriyetinde Hürriyetin İlanı adıyla, 1930'lu yıllara dek resmi bayram olarak kutlanmıştır. Ne ilginçtir ki; bu bayram “Hürriyet” ifadesi geçtiği ve tehlikeli olarak addedilmiş ve CHP tarafından kaldırılmıştır.
Yukarıda saydığımız bu özelliklerinden dolayı kolayca anlaşılabilir ki bize özgürlük diye yutturulan CHP’nin tek parti diktatörlüğünün; hürriyetle hiçbir alakası yoktur. Dolayısı ile bu faşist kafa yapısına sahip siyasetçilerle uzlaşmaya da gerek yoktur. Diğer partilerle ortaklaşa anayasa çalışması yapılıp CHP’yi kendi baskıcı ve totaliter anlayışları ile baş başa bırakmak en akıllıca yoldur, vesselam…