GÜNDEM

Kötülük sezonu açılıyor!

Televizyonlarda yeni yayın sezonunun yaklaşmasıyla birlikte, tartışmalı gündüz kuşağı programları da yeniden tehlike saçmaya başlayacak. Aslında Gazetesi olarak cinayet, tecavüz gibi tüm suçların alenen konuşulup canlandırıldığı programların, farklı açılardan değerlendirildiği dört günlük bir dosya hazırladık. Dosyanın ilk konusu, gündüz kuşağı programlarının topluma etkisi, ilk konuğu ise İstanbul Medeniyet Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı PDR Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akın…

TUĞBA ÇAKIROĞLU - ÖZEL HABER 

RTÜK tarafından yapılan ‘Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması-2018’ verilerine göre, gündüz kuşağı programları, ‘en rahatsız edici programlar’ olarak ilk sırada. Bu programlar, aynı zamanda en çok izlenenler arasında ikinci sırada. Toplumda kötülüğün, suçların konuşulması ve zihinlere yerleşmesini sağlayan bu programların yasaklanması sürekli gündeme gelse de somut bir adım atılmadı. Aslında Gazetesi, konuyu detaylı olarak inceleyerek bu programların toplum, aile ve gençlere nasıl etki ettiğine dikkati çeken bir dosya hazırladı. Prof. Dr. Ahmet Akın ile gündüz kuşağı programlarının kişiler ve topluma etkileri üzerine konuştuk. 

“AYKIRILIKLAR İZLEYİCİYİ ÇEKİYOR"

Prof. Dr. Akın, “Anormallikleri, vahşeti, dehşeti, saldırganlıkları veya aldatmayı, yani insanın rutini dışında olan şeyleri artırmaya yönelik bir kurgu var orada. Bazı şeyler tabu kalmalı. Bir şey çok konuşulursa normalleşir. Bunlar devam ettikçe ahlaksızlık, seri cinayet, vahşet, artık gündelik hayatın bir parçası, yani sıradan olaylar durumuna gelir. İnsanların birçoğu da aslında onu kınamak amacıyla izliyor. Belki bazıları, içindeki saldırganlığı kontrol edemediği için izliyor. Belki oradakilerle yakın çevresindekilerin yaşadığı travmatik olaylar arasında bir bağ kuruyor. Belki de travmalarını tedavi amacıyla izliyorlar. Ama temel psikoloji, bu programların algıda çekiciliği uyandıracak bir noktada olması.” değerlendirmesinde bulundu.

“AHLAKİ NORMLAR DEĞİŞİYOR"

Prof. Dr. Ahmet Akın, “Ahlaki anlamda normlar değişiyor. Gençlerin farklı yerlerden beslendiğini düşünüyorum. Belki gündüz kuşaklarından değil ama moda programlarından, dizilerden özellikle gençlik dizilerinden. Yani sabah gündüz kuşaklarını konuştuğumuz kadar, akşam yayınlanan gençlik dizileri, oradaki yaşam tarzları, ilişkiler, flörtlerin de konuşulması gerekir. Bunların hepsi çocuklarımızın belleğine işliyor, kazınıyor ve birçok ahlaksız durum, norm hâline gelmeye başlıyor. Tabii ki buna, sosyal medyayı da katmak lazım.” şeklinde konuştu.

“TOPLUMSAL DÜZEN BOZULUYOR"

Aile içi güvenin azalmasından yola çıkarak sosyal güvenin de zedeleneceği ve hepsinin bir bütün hâlinde toplumsal düzeni sarsacağını vurgulayan Prof. Dr. Akın, “Sosyal güvenin azalmasıyla da kontrol mekanizması ortadan kalkıyor. Bireylerin birbirine güvenmediği bir ortamda, insanlar olumsuz davranışlarını daha rahat sergileyebilir hâle gelirler. Bu da toplumsal düzenin bozulmasına yol açar.” dedi.

GÜVENE BÜYÜK DARBE 

Prof. Dr. Ahmet Akın, “İnsanlar, bu tür programlardan edindikleri olumsuz örnekleri genelleyerek hayatlarındaki ilişkilere ve çevrelerine karşı, daha şüpheci ve güvensiz bir tutum sergilemeye başlayabilirler. Bunun sonucunda aile içindeki güven azalır, eşler arasında şüphe ve güvensizlik artar. Bu durum, aile bağlarını zayıflatabilir ve ilişkilerin sarsılmasına neden olabilir. Maalesef bu programların etkisiyle boşanmalar, aldatmalar arttı. Ama bu programların en büyük zararı, sosyal güveni sarsması.” şeklinde konuştu.

“UZMANLAR KARİYERİ İÇİN AVANTAJ GÖRÜYOR"

Prof. Dr. Akın gündüz kuşaklarında hukukçu, psikolog gibi uzmanların daimi yorumcu olmasını da eleştirerek bu isimlerin etik ve ahlaki sorumluluklarını ikinci plana attıklarını söyledi. Prof. Dr. Ahmet Akın, “Birçok uzman, bu tür programları eleştirmek yerine, onların bir parçası olmayı tercih edebiliyor. Uzmanların her gün bu programlarda yorum yapmalarının bir diğer nedeni de medyada görünür olmanın kariyerlerine sağladığı avantajlar olabilir. Ancak bu durum, toplumun genel sağlığı ve ahlaki değerleri açısından büyük bir risk oluşturuyor.” ifadelerini kullandı. 

“GERİ DÖNÜLMESİ ZOR BİR NOKTAYA GELEBİLİRİZ"

Ailenin, toplumun temelini oluşturduğunun altını çizen Prof. Dr. Akın, “Aileye zarar verildiğinde, toplumsal yapının tamamı etkilenir. Psikologlar, pedagoglar ve toplum bilimciler bu konuda hemfikir: Bu tür programlar topluma zararlıdır. Bu yüzden, uzmanlardan oluşan bir kurulun, bu programları analiz edip onay vermesi gereklidir. Aynı şey, sosyal medya içerikleri için de geçerli olmalıdır. Aksi takdirde, gelecekte çok daha ciddi sorunlarla karşılaşabiliriz ve geri dönülmesi zor bir noktaya gelebiliriz.” dedi.

Dosya haberimizin yarınki bölümünde, Sosyolog İsmail Öz’ün, “gündüz kuşağı programlarının toplumsal etkisi” üzerindeki değerlendirmesi yer alacak. 

(sürecek)