Allah tarafından gönderilen İlâhî kitapların sonuncusu olan Kur’ân-ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.)’e indirilmiştir. İnsanlara ne için yaratıldıklarını, dünya hayatına neden geldiklerini ve amaçlarının ne olduğunu, öldükten sonra ne olacaklarını bildirmek için Allah Teâlâ Rasûlullah (s.a.s.)’e Cebrâil arcılığıyla vahiy yoluyla Kur’ân-ı Kerim’i göndermiştir. Rasûlullah (s.a.s.) de insanlara bunu bildirmiş ve günümüze kadar hiç değişmeden bizlere ulaşmıştır ve kıyâmet kopana kadar da değişikliğe uğramadan insanlara ulaşacaktır. Yüce Allah, bu gerçeği bildirmektedir:“Kur’ân’ı kesinlikle Biz indirdik; elbette onu yine Biz koruyacağız.” (Hicr, 15/9) Rabbimiz Allah (c.c.), insanlar dünya hayatına Allah’a kulluk için geldiklerini anlasınlar ve nasıl kulluk yapacaklarını, nelere dikkat etmeleri gerektiğini öğrensinler, ona göre yaşasınlar diye Kur’ân-ı Kerimi göndermiş, insanlara örnek olsunlar diye peygamber de göndermiştir. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurur:“And olsun ki, Allah’ı(n rızâsını) ve âhiret günü(n saâdetini) umanlar ve Allah’ı çokça ananlar için Allah’ın Rasülünde, sizin için pek güzel örnek vardır.” (Ahzâb, 33/21) “Müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki, peygamberlerden sonra (insanların) Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın!” (Nisâ, 4/165) Kur’ân-ı Kerim insanların, hayatlarını nasıl düzenlemeleri gerektiğini bildirmektedir. Dolayısıyla Kur’an, yaradılış gayesine uygun yaşayabilme rehberidir. “Biz sana Kitab’ı, her şey için bir açıklama, bir doğru yol rehberi, bir rahmet ve müslümanlara bir müjde olarak indirdik.”(Nahl, 16/89) Allah (c.c.) Kur’an ile insanlara doğru yolu göstermiştir. Kim o yoldan giderse dünya ve âhirette huzur ve mutluluğa kavuşur. Kim de Kur’an’ın dışındaki yolları takip ederse o yol onları hüsrana götürür.
Yüce Allah Şöyle buyurur: “İndirdiğimiz nura (Kur’an’a) inanın.”(Teğâbün, 64/8) “(Ve) ona tâbi olun.” (En’âm, 6/155) “Gerçekten bu Kur’an, (insanlara) en doğru olan yolu gösterir, sâlih amellerde bulunan mü’minlere de kendileri için muhakkak büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler. Âhirete inanmayanlara da kendileri için acıklı bir azab hazırlamışızdır.” (İsrâ, 17/9-10) İnsanların dünya yaşamında en doğru yola iletecek ve âhiret hayatında da saâdete, mutluluğa, götürecek olan Kur’an’a inanmak ve ona uymak zorundayız. Kur’an’a uymak, tâbi olmak da, onu okumakla, öğrenmekle olur. “Kur’an bütün âlemlere (insanlara) ancak bir öğüttür.” (Sâd, 38/87) Kur’an’dan öğüt almak ve gereğini yapmak için onu okumak gerekiyor. Kur’an insanların iman etmesini ve sâlih amellerde bulunmasını ve ancak bu sâyede cennete girebileceğini bildirmektedir. (Bkz. Yunus, 10/9; Bakara, 2/62) Bu da okuyup öğrenmekle ve gereği gibi iman ve sâlih amellerde bulunmakla olur. Birçok insan şu mâzereti öne sürüyor: “Biz Arapça bilmediğimiz için Kur’an’ın ne istediğini bilemiyoruz. Tabiî ki, bu mâzeret değil, Arapça bilenler Kur’an’ı Türkçeye çevirmişlerdir, Kur’an’ı meâlinden öğrenmek mümkün. Yeter ki Kur’an okumak istensin. Sünnetin Hayatımızdaki Yeri ve Önemi Sünnet; takip edilmesi âdet olan yol, gidişât demektir. Sünnet yalnızca Peygamberimiz (s.a.s.)’den rivâyet edilen, Peygamberimiz (s.a.s.)’in Kur’an dışında beyan ettiği, açıkladığı şeylerdir. Bir başka deyişle sünnet, bid’atın karşılığıdır. (Bkz Ebû Dâvud, Sünnet 5) Bir kimse Peygamberimiz (s.a.s.)’in davranışlarına uygun hareket ettiği zaman o kişi sünnet üzerindedir denir. Peygamberimiz (s.a.s.)’in davranışları üzerinde değilse bid’at üzerindedir denir. Sünnet, aynı zamanda sahabelerin Peygamber (s.a.s.)’e nispet ederek rivâyet ettikleri haberleri de kapsamaktadır. Kısaca sünnet, peygamber (s.a.s.)’e ait sözlere, fiillere ve ona ait olaylara verilen genel isimdir. Peygamberimiz (s.a.s.)’e ait olduğu kesinleşen sünnet, dinin kaynağıdır, Müslümanları bağlar. Sünnet Kur’an’dan sonra dinin ikinci kaynağıdır. Sünnet, Kur’ân’ın hayata aktarılmış biçimidir, Kur’an’ın pratize edilmiş halidir. Rasûlullah (s.a.s.)’e tâbi olmanın, onun sünnetine uymanın önemi âyetlerden açıkça anlaşılmaktadır:
“(Rasûlüm) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Âl-i İmrân, 3/31Hadislerden de sünnete uymanın gereği açıkça görülmektedir. Peygamber Efendimiz, hadis-i şeriflerinde de en doğru yolun Allah’ın ve Resulünün yolu olduğunu belirtmişlerdir: “Şüphesiz sözlerin en güzeli, Allah’ın kitabıdır. Yolların en doğrusu, Muhammed’in yoludur.” (Buhari, Edeb 70) Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bizleri şöyle uyarmıştır: “Size iki şey bırakıyorum, bunlara sımsıkı bağlandığınız müddetçe asla doğru yoldan sapmayacaksınız. Bunlar: Allah’ın kitabı ve Rasûlü’nün sünnetidir.” (İmam Mâlik, Muvatta, Kitabu’l-Kader, Hds. 3) Sünnet; “O”nun yolu, tavrı, davranışları ve konuşmaları demek… Peygamber’e iman, O’nu örnek ve önder kabul edip O’na itaat etmek içindir. Kur’an ve sünnete uygun yaşayanlar dünya ve ahirette onun faydasını görür, mutlu, huzurlu bir hayat yaşar. Dünya ve âhirette huzura, saadete ermek Kur’an ve sünnetin gösterdiği yoldan gitmekle mümkündür