Sünnet, Peygamberimiz (s.a.v)’in, farzın dışında yaptığı şeylerdir. Peygamberimiz (s.a.v), sünnetin ehemmiyeti hakkında hadis-i şeriflerde şöyle buyururlar:
“Sünnetimi terk eden şefaatime kavuşamaz.” “Benim sünnetime ve benden sonraki Râşit halifelerimin (dört halifenin) sünnetlerine yapışmalısınız.”
Sünnet iki kısımdır. Sünnet-i müekkede (Kuvvetli sünnet), Peygamber (s.a.v)’in devamlı yapıp pek nadir terk ettiği sünnetlerdir. Sabah, öğle ve akşam namazlarının sünnetleri ile yatsının son sünneti gibi. Ezan, ikamet ve cemaatle namaz kılmak gibi sünnetler de mutlaka yapılması gereken müekked sünnetlerdir ki bunlara sünnet-i hüdâ denilir. Müekked sünnetleri yapmakta sevap ve Peygamberimiz (s.a.v)’in şefaatine kavuşma vardır. Sünnet-i müekkedenin bir de sünnet-i kifâye kısmı vardır. Ramazan ayının son on gününde itikâf etmek ve teravih namazını cemaatle kılmak gibi. Bir beldedeki Müslümanların hiçbiri bunları yapmazsa hepsi sünneti terk etmiş olur; bir kısmı yaparsa hiçbiri sünneti terk etmemiş olur.
Sünnet-i gayr-i müekkede (Kuvvetli olmayan sünnet), Peygamber (s.a.v)’in ara sıra yaptığı şeylerdir. Yatsı namazının ilk sünneti ile ikindi namazının sünneti gibi. Peygamber (s.a.v)’in yeme, içme, giyinme gibi hareketlerine sünnet-i zevâid adı verilmiş olup bunlar da birer gayr-i müekked sünnettir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in Ashabı (r.a)’in hareket tarzına da sünnet denilir. Sünnetleri terk etmeyi alışkanlık haline getirmiş olan, vacip günahından aşağı bir küçük günah işlemiş olur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:
“Andolsun ki, Allah (c.c)’ın rızasını ve ahiret gününün saadetini umanlar ve Allah (c.c)’ı çokça ananlar için, Allah’ın Resûlü’nden sizin için pek güzel bir örnek vardır.”
Hz. Muhammed (s.a.v)'ın sünnetlerinden bazı örneklerini şu şekilde ifade edelim:
Gece ibadetine kalkardı: Peygamber efendimiz, cennetle müjdelenmiş olmasına rağmen, geceleri az uyur, vaktinin büyük bir kısmını namaz kılarak ve dua okuyarak geçirirdi.
Herkese yardım ederdi: Hz. Muhammed, yolda yardıma ihtiyacı olan birini gördüğünde, neyle ilgileniyor olursa olsun işini bırakır ve o kişiye yardım elini uzatırdı.
Sofradan aç kalkardı: Peygamber efendimiz az uyuduğu gibi az yemek yer ve sofrasındaki her şey ihtiyaç sahipleriyle paylaşırdı.
Herkese selam verirdi: Dinimizde selamlaşmaya büyük önem verilir. İslam kelimesi de selam sözcüğünden türetilmiştir ve barış demektir. Hz. Muhammed, yürürken herkese selam verirdi. Kendisine hakaret eden Mekkeli müşriklere de kötü bir söz söylemez, sadece selam diyerek onların yanından uzaklaşırdı.
Hapşırdıktan sonra Elhamdülillah derdi: Kendisine ruh üflenen Hz. Adem önce hapşırmış sonra Elhamdülillah dedi. Bunun için peygamber efendimiz de aksırdıktan sonra mutlaka Allah'a şükrederdi.