Kanada ve ABD’nin bazı bölgeleri, Eylül ayının başlarında yoğun yağışlarla karşılaştı ve bunun nedeninin, 2000 yılından bu yana kuzeydoğu Pasifik'te görülen en yoğun atmosferik nehirlerden biri olabileceği düşünülüyor.
Atmosferik nehirler, genellikle “gökyüzündeki nehirler” olarak tanımlanıyor; bunlar, atmosferde uzanan yoğun su buharı sütunlarıdır ve uzunlukları 2,000 kilometreye (1,243 mil) kadar çıkabiliyor. Kara ulaştıklarında, bu su buharı soğuyarak yağmur veya kar şeklinde yere düşüyor.
SU KAYNAKLARINA FAYDA SAĞLIYOR
Genellikle zayıf olan atmosferik nehirler, getirdikleri yağışlarla su kaynaklarına fayda sağlıyor. Ancak, Eylül ayının sonlarında Alaska Körfezi'nden geçen bir atmosferik nehir olağanüstü güçlüydü ve Kanada'nın kıyı bölgeleri ile güneydoğu Alaska, birkaç gün boyunca şiddetli yağmura maruz kaldı.
En fazla yağış, Coast ve Hazelton Dağları ile Glacier Bay Ulusal Parkı'nda görüldü. Ancak, British Columbia'daki küçük bir kasaba, dört gün boyunca her gün 56.2 ile 99.3 milimetre (2.2 ila 3.9 inç) arasında yağış aldı. Karşılaştırma yapıldığında, aynı kasaba Eylül 2023'te toplam 118.7 milimetre (4.7 inç) yağış almıştı.
Aslında, bu atmosferik nehir, kara ulaştığında “Kategori 4” veya “Kategori 5” olarak sınıflandırıldı; 5, mevcut en yüksek kategoridir. Kategori 5’ler, “olağanüstü” olarak da bilinir ve genellikle yararlı olmaktan ziyade tehlikeli kabul edilir; bu da onların sel riskiyle birlikte gelebileceği anlamına gelir.
SINIFLANDIRMA SİSTEMİ
Bu, kasırgalar için kullanılan Saffir-Simpson ölçeğine benzer bir şekilde, 2019’da belirlenen ve atmosferik nehrin maksimum yoğunluğu ile süresine dayanan nispeten yeni bir sınıflandırma sistemidir.
Sistemin tanımlayıcı hesaplamalarından biri, rüzgar hızı ve atmosferik nem seviyelerini birleştirerek atmosferik nehrin yoğunluğunu gösteren entegre su buharı taşınımı (IVT) hesaplamasıdır.
NASA Yer Gözlem Ofisi’nin bildirdiğine göre, Kaliforniya Üniversitesi, San Diego'daki Batı İklim ve Su Aşırılıkları Merkezi'ndeki bilim insanları, son atmosferik nehir olayı için IVT’yi ilk kez hesapladıklarında, elde ettikleri sonuç son 23 yıl içinde bölgede görülen diğer olaylarla kıyaslandığında özellikle yüksek bir yoğunluk gösterdi.
