Önce “Libya’da ne işimiz var?” sorusuna cevap vererek başlayayım.
Libya demek; Doğu Akdeniz demektir. Doğu Akdeniz demek; Kıbrıs demektir. Kıbrıs demek; hem ülkemizin yumuşak karnı hem de misak-ı milli demektir.
Eğer Libya’yı ve buradaki Darbeci Hafter’e karşı olan savaşı kaybeder isek orta ve uzun vadede dedelerimizin bize emanet ettiği vatan topraklarımızı kaybetmiş oluruz. İşte bu nedenle Libya’da neler oluyor bu konuda son gelişmeleri anlatmak istiyorum. Eğer bu Mübarek ramazan ayında Allah’a el açıp ordumuzun muzafferiyeti için dua edersek İnşallah Allah’ın inayeti ile ellerimiz boş çevrilmeyecektir.
Bizzat yüzlerce defa Libya’ya gitmiş ve bölgede son dönemde yaşanmış ve olayları müşahede etmiş birisi olarak bu bilgilerin oldukça kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bölge insanını tanıyan birisi olarak yazılanlar hayal değil; gerçeğin ta kendisidir. Bu bilgileri yabancı basın mensupları da teyit etmektedir.
Libya’da Kaddafi’nin ölümünden sonra çeşitli hükümetler kurulmuş fakat özellikle Batılı ülkelerin sömürü çarklarının devam etmesini istemesi ve karışıklıklar çıkarması sonucunda bir türlü istikrar ve asayiş sağlanamamıştır. Batı dünyası ile birlikte başlangıçta ABD, Rusya, Mısır, Birleşik Arap Emirliklerinin ortaklaşa hareket ederek destekledikleri Darbeci General Hafter, ülkede krizin baş tetikleyicisi olmuştur.
Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) karşı Darbeci Hafter güçlerine devamlı surette ağır silah takviyesi alıyor ve ilerlemeye devam ediyordu. Ne vakit Türkiye el atıp UMH’yı desteklemeye başladı işte bundan sonra işler değişmeye başladı. Libya’nın neredeyse % 85’ini kontrol eden Hafter, batı cephelerinde yenilgiye uğratılarak ağır zayiat verdi ve birçok bölgeden geri çekilmek zorunda kaldı.
Bu konuda Fransız Le Monde gazetesi, Berlin ve Hollanda merkezli enstitüler, yaptığı açıklamalarda savaşın seyrini değiştiğini teyit etmektedirler. Le Monde şöyle değerlendiriyor:
Gazeteinin muhabiri Frederic Bobin “Ankara’nın yeni nesil silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) Libya’nın Birleşmiş Milletler nezdindeki meşru temsilcisi UMH’yi destekleyerek bu ülkedeki güç dengesini değiştirdiğini ve ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’i zayıflattığını söylemiştir. Ayrıca “Hafter’e bağlı milislerin Nisan 2019’da başkent Trablus’u ele geçirmek için başlattığı saldırı sonrası güç dengesinin, Türkiye’nin katkısıyla, UMH lehine değiştiği” ifade edilmiştir.
Hafter milisleri, Türk askerleri ve donanmasının da desteği ile 13 Nisan’da başkentin yaklaşık 70 kilometre batısındaki sahile yakın bölgelerdeki Sabrata ve Surman kentlerinden çıkarılmıştır. Bu harekat çok hızlı geliştiği için çok sayıda tank, zırhlı araç ve silah ganimet olarak ele geçirilmiştir. Bu sayede başkent Trablus ile Tunus sınırına kadar olan bölge tamamen temizlenmiştir.
Hafter güçleri geri çekilerek ülkenin batısında ellerinde bulunan son bölgeler olan Vatiyye Askeri Üssünde kuşatma altına alınmıştır. Bölgede savaşan Misuratalı UMH savaşçıları ve Türkiye’den gönderilen subaylar çok güçlü bir darbe ile Batıdaki yedi şehirden Hafter güçlerini altı saat gibi bir zaman sürecinde çıkarmıştır. Kaçanlar, Vatiyye üssünde dört taraftan çembere alınmış ve havadan da İHA ve SİHA lar aracılığı ile ikmal almaları engellenmiştir. Bu bölgede yaklaşık olarak 7000 bin Hafter asker ve milisi ile beraber paralı savaşçılar teslim olmaya zorlanmaktadır.