Libya için hem fiili hem de kavli dua etmemiz gerekiyor. Kavli dua yani el açıp Allah’a yalvarmak en büyük desteğimizdir. Lakin bunun yanında hiç olmaz ise Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya’nın gönderdiği kadar askeri yardım ulaştırmamız da lazımdır. İşte bu da fiili bir duadır. Allah’ın koyduğu sebeplere riayet etmek bir Müslümanın en önemli fiili duasıdır.
İslam dünyasının geleceği Libya ve Suriye’de gelişecek olaylara bağlıdır. Eğer burada İslam düşmanları galip gelirse akacak kan ve gözyaşının haddi hesabı olmaz. Buna karşılık Hafter ve Esed gibi Haçlılara ve Şia’ya esir olmuş diktatörlerin güdümündeki güçler mağlup edilirse Müslümanlar rahata kavuşacak yüzyıllarca Osmanlı idaresinde yaşadıkları gibi huzur ve sükûn içinde kalacaklardır.
Suriye’de ateşkesin sağlanması Doğu Akdeniz ve Libya üzerine odaklanmamıza imkân sağladı. Burada elde edilecek zaferden sonra ne Rusya’nın ne de Batı dünyasının bölgede etkisi kalmayacaktır. İşte 2020 yılının bu ilk yarısında çok önemli gelişmelere tanık oluyoruz.
Trablus’un batısından Tunus sınırına kadar bütün sahil şeridinin ve büyüklü küçüklü yedi şehrin Hafter güçlerinden temizlenmesinden sonra savaşın ağırlığı Terhune’ye kaymıştır. Bu şehir, Hafter güçlerinin lojistik merkezi olup Trablus Uluslararası havaalanı da dâhil olmak üzere Ulusal Mutabakat Hükümetinin kontrolü dışındadır. Her gün Grad füzeleri ile Trablus kenti ve bu şehrin elde kalan tek havaalanı olan Mitiga, Terhune’den gelen füzelerle bombalanmaktadır.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) paralı askerleri ve Rusya’nın Wagner örgütü Libya’nın milli güvenliği için en büyük tehdittir. Öyle ki Hafter güçlerinin elinde Rusya’dan alınan 20 adet Pantsir hava savunma sistemi bulunmaktadır. Bu durum sivil uçaklar açısından da en önemli tehditlerden bir tanesidir.
Terhune kabilesine bağlı silahlı milisler, ülkedeki çatışma ortamından yararlanarak 2017’de Trablus Uluslararası Havalimanı’nı ele geçirmişti. Başkent Trablus’un güneyindeki Hallatat, Kasr bin Gaşir ve Halle gibi bölgelerde yoğun bir şekilde kabile mensuplarının bulunması, Terhune’ye bağlı milislerin Trablus’un güneyindeki havalimanında kontrolü sağlayarak Hafter milislerinin burada konuşlanmasının önünü açmıştır.
Trablus hükümet güçlerinin, Hafter milislerini Giryan kentinden Haziran 2019’da çıkarmalarının ardından Terhune kenti, Hafter milislerinin başkente yönelik saldırılarında harekât, lojistik ikmal ve toplanma merkezi olmuştur.
Özellikle de bu yılın ocak ayından itibaren Trablus’taki sivil yerleşim bölgelerine düşen ve yüzlerce sivilin hayatına mal olan saldırılar, bu kabile üyelerinin yaşadıkları bölgelerden gerçekleşmiş ve hala da devam etmektedir.
Yaklaşık 65 büyük aileden meydana gelmiş olan Libya’nın en büyük kabilelerinden bir tanesi; Terhune bölgesinde yaşamaktadır. Terhune kentinden Trablus’un güneyine kadar olan tüm bölge bu kabilenin kontrolü altındadır. Ne yapıp edip bunları kontrol etmek ya da döktükleri kanın bedelini ödetmek gereklidir.
Libya’daki hükümet ve Türk güçleri, Trablus’un batısındaki bölgeyi geri almasının hemen ardından başkentin yaklaşık 90 kilometre güneydoğusundaki Hafter milislerinin harekât ve ikmal merkezi olarak kullandıkları Terhune kentine karşı operasyon başlatmıştı. Bu operasyon 7 bölgede aynı anda sürdürülmekte olup Suriye’deki Afrin operasyonuna benzemektedir.
Buradaki operasyon Hafter güçlerini Vatiyye’de olduğu gibi çembere alıp imha etmek üzere değil de yay şeklinde şehri kuşatıp Hafter güçlerinin kenti terk etmesini sağlamaya yöneliktir. Bu sayede sivil kayıplarının Afrin’de olduğu gibi sınırlı kalması istenmektedir.