Hamas lideri Yahya Sinvar, Gazze’nin Refah bölgesinde şehit oldu.
Gündüz saatlerinde bölgede arama-tarama faaliyeti gerçekleştiren siyonist İsrail askerleri, bir enkazda buldukları cesetlerin arasında Yahya Sinvar’ın da olduğunu fark etti.
Naaşın fotoğrafları servis edildi, ardından hızlıca silindi. Cesedi kaçıran İsrail ordusu DNA testinin ardından naaşın Sinvar’a ait olduğunu duyurdu.
İsrail’in psikolojik harp taktiğinden dolayı, Hamas’tan açıklama gelene dek Sinvar’ın şehadetine temkinli yaklaştık. Akşam saatlerinde hem Hamas kaynakları hem de bölge sakinleri, şehadeti teyit etti.
Sinvar, yarısı hapiste yarısı tünelde geçen ömrünü, doğru düzgün ayak basamadığı toprağına düşerek can verdi. Elbette Sinvar, Filistin direnişinin ne ilk ne de son şehidi. Sinvar’ın ilk olduğu konu, çatışarak ölen tek lider olması.
Kaynaklarımdan öğrendiğime göre Sinvar, Gazze’de aylardır özel operasyonlara katılıyordu. Üzerinden çıkan eşyalar arasında kar maskesi, bandana gibi eşyaların bulunması da bunu ispatlar nitelikte.
İçindeki direniş aşkını söndüremeyen yaşlı kurt, sahada aktif çatışmalara katılıyordu. Son olarak çarşamba günü bölgedeki İsrail askerlerine pusu kuran Sinvar’ın bulunduğu bölgeye tanktan ateş açıldı. Tank mermisine rağmen yaralı hâliyle işgalcilerle çatışmayı sürdüren Sinvar, sonunda çok istediği şehadete kavuştu.
İsrail askerleri kimi öldürdüğünü bilmeden bölgede arama faaliyeti yaparken Sinvar’ın naaşını buldu. Yani İsrail’in bir suikast başarısı yok. Beyaz Saray’ın, “Amerikan istihbaratı İsrail'in Sinvar dâhil Hamas liderlerini yakalamasına yardım etti.” açıklaması da koca bir yalandan ibaret.
Ömrü savaşmak ve direnmekle geçti Sinvar’ın… Hapishanede akıl oyunları oynadığı, ters istihbarat vererek kandırdığı İsrail’i çok iyi tanıdı. İbranice öğrendi, kitaplar yazdı. Hapisten çıktıktan sonra da bu kandırmacalarını sürdürdü. Söylediklerini Mısır üzerinden İsrail’e ulaşacağını bildiğini için sıkça savaş istemediğini söyledi. Bunları söylerken İsrail’in yenilmez imajını yerle bir eden Aksa Tufanı Operasyonu için çalışıyordu.
7 Ekim’de İsrail’in yıkılabilir olduğunu, İsrail’e darbe vurulabilir olduğunu gösteren Sinvar, direnişe ve lidere yakışır bir şekilde hayalini kurduğu gibi işgalcilerle çatışarak şehit oldu.
Şeyh Ahmet Yasin’den Rantisi’ye, Heniyye’den Sinvar’a, Filistin liderliği bir şehadet makamıdır. Göreve gelenler bunu bilerek ve çok isteyerek gelir. Sinvar sonrasında liderliğe gelecek isim de muhakkak şehit olmak için hareketin başına geçecek.
Şimdi ABD ve Batı, Sinvar’ın vefatı üzerinden sevinç çığlıkları atarak “Şimdi barışa ulaşabiliriz.” diyor. Sinvar, barışın önünde bir engel değil, ‘Nehirden denize özgür Filistin’in vücut bulmuş hâliydi. Sinvar, İsrail’in barışmayacağını, barışa en yakın olunduğunda dahi saldırabilecek kadar aşağılık bir düşman olduğunu bilecek kadar yaşlıydı.
İstese hapisten çıktıktan sonra rahat bir hayat yaşayabilir, başka bir ülkeye gidebilir ve hatta bazılarının ona attığı iftiradaki gibi İsrail’e ajanlık yapabilirdi. Mahmud Abbas örneği karşımızda dururken kimse de bunları yadırgamazdı.
Sinvar 63 yaşında, son anına dek çatışarak, işgalcilere karşı toprağını savunarak, kendisini tespit etmeye gelen drona tahta parçası fırlatarak vefat etti. Bu, bazı kesimlerin anlayamadığı Filistin direnişinin özetidir.