Türkiye Pakistan'daki terör saldırısını kınadı Türkiye Pakistan'daki terör saldırısını kınadı

Tuğba Çakıroğlu

Televizyon yayınlarının hukuki açıdan denetlenmesi ve içeriklerinin yasal sınırlarda olması, medya etiği ve toplumsal sorumluluklar açısından önemli. Özellikle gündüz kuşağı programlarında, katil, hırsız ve birçok suçlu rahatlıkla ekranlara çıkıyor. Bu programları kimlerin izlediğine bakılmaksızın her konu tüm açıklığıyla konuşuluyor. Gündüz kuşağı programları dosyamızın bu bölümünde Avukat Selahattin Par, detaylı bir değerlendirmede bulundu.

Temeli olmayan bilgiler

Par, suçu ve suçluyu ortaya çıkarmayı amaçlayan programlar için "Medya, kendini yargıç ve hâkim yerine koyuyor. Sunucular, izleyicilere sanki doğru olanı söylüyormuş gibi bir algı oluşturuyor ancak hukuken hiçbir temeli olmayan bilgilerle hareket ediyorlar. Sunucular, sanki kendi söyledikleri doğruymuş gibi bir algı oluşturuyor. Ama aslında, hukuken hiçbir dayanağı yok.” dedi.

“Basın özgürlüğü değil”

Ekranlarda yapılanların basın özgürlüğü olmadığının altını çizen Par, bunun haber yapmakla sınırlı olması gerektiğini vurguladı. Par, "Medya, toplumun ahlaki değerlerini sorgulayan ve zarar veren içerikleri sürekli olarak sunmamalıdır. Haber yaparsınız ama bunu kalkıp saatlerce, günlerce, haftalarca üstünde konuşup magazin konusuna çevirmezsiniz, yapmamalısınız.” ifadelerini kullandı.

Reyting ve popülizm kaygısı

Avukat Par, televizyon kanalları ya da yapımcıların, olayları ilgili birimlere duyurma amacı taşımadığını vurgulayarak reyting ve popülizm kaygısını hatırlattı. Par, “Medya, reyting ve popülizm uğruna ahlaki sınırları aşmamalıdır. Gerçek adaleti sağlamak, suçları aydınlatmak ve toplumsal sorunları ele almak, yargının ve ilgili devlet kurumlarının görevidir. İşte bu nedenle her şey yerinde yargılanmalı. Yani basın, habercilik yapmalı. Adalet, adalet görevini yapmalı. Emniyet, güvenlik görevini yapmalı.” diye konuştu.

“Faydasından çok zararı var”

Bu tür programlarda bazı olayların aydınlatıldığını belirten Avukat Selahattin Par, “Ancak bunların konuşulması gereken yer, TV ekranları ya da stüdyolar değildir.” ifadesini kullandı. Par, “Bunu polis yapar, bakanlık yapar, yargı yapar. Bir cinayet var ancak yıllardır aydınlanamamış. Emniyet belki çözememiş. Ancak insanlar çaresizlikten o programa gidiyor. Orada birkaç kişiyi tespit edecekler diye, milyonlarca insanın aile yapısına zarar veriyorlar.” dedi.

Avukatların konuk olması

Meslektaşlarının gündüz programlarına düzenli yorumcu olarak katılmasını da eleştiren Par, atılacak adımlar arasında en önemlisinin yargıya olan güveni tesis etmek olduğunu belirtti. Par, “Yargıya olan güveni tesis ettiğiniz anda, bunların hiçbirine gerek olmaz. Yargıya olan güveni de nasıl tesis ederseniz? Bir bağımsız yargı, iki hızlı adalet. Türkiye'de şu anda en basit bir dava, dört yıldan aşağı sürmüyor. Boşanma davaları bile 10 yıl sürüyor neredeyse. Kimsenin adalete güveni yok. Güven olmadığı için herkes adaleti başka yerlerde arıyor. Kimi mafyada, kimi medyada, kimi de şiddette arıyor.” sözleriyle mesaj verdi.

Dosya haberimizin yarın yayınlanacak olan son bölümünde, Prof. Dr. Zakir Avşar ile Doç. Dr. Gülenay Pınarbaşı, gündüz kuşağı programlarının ekranlarda yer alma konusunu değerlendirecek.

Editör: Ela Duyar