GENEL

Milli iradeye vurulan darbe ve geri dönüşü olmayan sonuçları

27 Mayıs 1960 darbesi, milli iradeye ve demokratik değerlere yapılan en büyük saldırılardan biri olarak tarihe geçti. Türkiye'nin demokrasi yolculuğunda derin izler bırakan bu darbe, unutulmaması gereken acı bir ders olarak kalmalıdır.

DERLEME/ERKAM KUŞÇU

Türk demokrasi tarihinin en karanlık günlerinden biri olan 27 Mayıs 1960 darbesi, üzerinden yıllar geçmesine rağmen etkilerini ve tartışmalarını hala sürdürüyor. Bu darbe, milli iradeye ve demokratik değerlere yapılan en büyük saldırılardan biri olarak hafızalara kazındı. 27 Mayıs'ın ardından yaşananlar, Türkiye'nin demokrasi yolculuğunda kalıcı izler bıraktı.

DP'nin İktidara Yükselişi ve Demokratik Adımlar

Ocak 1946'da kurulan Demokrat Parti (DP), 14 Mayıs 1950'de yapılan seçimlerde yüzde 53 oy alarak 416 milletvekili ile Meclis'e girdi. Bu seçimler, 27 yıllık tek parti döneminin sona erdiği ve serbest seçimle iktidarın değiştiği ilk seçim olarak tarihe geçti. DP'nin iktidara gelmesiyle birlikte Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan TBMM Başkanı, Adnan Menderes ise Başbakan oldu.

Askeri Vesayet ve Darbe Hazırlıkları

DP hükümeti, icraatlarına hızla başlarken, TSK içindeki bazı unsurlar darbe hazırlıklarına girişti. Haziran 1950'de, darbe hazırlığı yapıldığı gerekçesiyle TSK'nın komuta kademesi emekliye sevk edildi. Bu süreçte, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman ve kuvvet komutanları da görevden alındı.

Siyasi Çekişmeler

DP dönemi, tarımda kullanılan traktör sayısının artışı ve sanayi, eğitim, sağlık ve ulaştırma alanlarında önemli adımlar atılmasıyla hatırlanır. Ancak, DP-CHP arasında süregelen siyasi çekişmeler, DP'nin CHP'nin taşınır-taşınmaz mallarının Hazine'ye devri düzenlemesiyle daha da derinleşti. 1954 seçimlerinde DP'nin oylarını yüzde 57'ye çıkararak 502 milletvekili kazanması, CHP'nin ise sadece 31 milletvekili ile temsil edilmesi, İsmet İnönü'nün muhalefetin dozunu artırmasına yol açtı.

Krizler ve Darbe Girişimleri

1955'te yaşanan 6-7 Eylül olayları, ülkedeki azınlıkların hedef alınmasına ve birçok kişinin Türkiye'yi terk etmesine neden oldu. Bu olaylar, ülkede huzursuzluk ve güvensizlik ortamını pekiştirdi. Ordunun darbe hazırlıkları, Başbakan Menderes'e ulaşmasına rağmen önlenemedi ve "9 subay olayı" olarak tarihe geçti.

27 Mayıs Darbesi ve Sonuçları

27 Mayıs 1960 sabahında, Milli Birlik Komitesi tarafından gerçekleştirilen askeri darbe, ülkenin yönetimine el koydu. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve birçok DP'li milletvekili ile üst düzey kamu görevlisi gözaltına alındı. Yassıada'da yapılan yargılamalar sonucunda, Başbakan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi.

Demokrasiye Vurulan Darbe

27 Mayıs darbesi, Türkiye'nin demokrasi tarihinde kara bir leke olarak kalmaya devam ediyor. Milli iradenin hiçe sayıldığı, demokratik yollarla seçilmiş bir hükümetin askeri vesayetle devrildiği bu süreç, ülkenin demokratik gelişimini yıllarca geriye götürdü. Darbenin ardından yaşanan idamlar ve baskılar, demokrasinin kırılganlığını bir kez daha gözler önüne serdi.

İtibarın İadesi ve Demokrasi Adası

1990 yılında kabul edilen kanunla Menderes ve arkadaşlarının itibarı iade edildi ve naaşları devlet töreniyle İstanbul'da anıt mezara taşındı. Yassıada ise 27 Mayıs'ın 60. yıl dönümünde Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak yeniden düzenlendi.

27 Mayıs darbesi, Türkiye'nin demokrasi yolculuğunda unutulmaması gereken acı bir ders olarak kalmalıdır. Milli iradenin ve demokratik değerlerin korunması için bu tür müdahalelerin bir daha asla yaşanmaması gerektiği bilinciyle hareket edilmelidir. Demokrasi, halkın iradesine saygı duymak ve her türlü vesayete karşı durmakla korunabilir.