Muhalefet ve yeni Suriye

Suriye’de Esed rejiminin devrilmesiyle milyonlarca insanın çöle dönüşen bahçesinde, yeniden çiçekler açmaya başladı.

Suriye konusunda muhalefetin takıldığı konu ise hâlâ HTŞ’nin, terör örgütü olup olmadığı meselesi.

Esed’in diktatörlüğü, zalimliği ve hatta teröristliğini görmezden gelip HTŞ’ye terör yakıştırması yaparak bize göre Türkiye’nin, muhalefete göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin bu stratejik başarısını boşa çıkarma gayretlerini şaşkınlıkla izliyoruz.

Muhalif bir gazetecinin, TSK’yı DEAŞ’a benzeten ifadelerinden bile kendi mahallelerinden birinin sık sık gaf yaptığını ima eden, durumu değil kişiyi kurtarmak için yapılan açıklamalar, muhalefetin artık diplerde olduğunun göstergesi.

PKK’ya ve YPG’ye terörist demekten çekinen, geri duran; ancak her fırsatta kendileri ve partilerini Mustafa Kemal Atatürk’le ilişkilendirerek tüm cari kötülüklerinden seçmenleri nezdinde muafiyet isteyen bir muhalefet.

İlkelerinden muaf,

Kurumsallıktan muaf,

Demokrasiden muaf,

Sorumluluktan muaf,

Eleştirilmekten muaf,

Hizmet etmekten muaf bir muhalefetin, içinde olduğu tuhaflık muhaflık hâlleri hayra alamet değil.

Türkiye, bölgesinin en güçlü aktörü olarak sahada oyun kurarken, diktatörlükleri yıkıp zalimlerin alanlarını daraltırken, bu sürecin siyasi sorumluları olarak AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, böylesine bir muhalefete rağmen Türkiye’yi bu denli nitelikli yönetmesi büyük başarıdır.

“Erdoğan’ın en büyük şansının muhalefet olduğu” iddiası zaman zaman dile getirilir. Bilakis niteliksiz ve kapasitesiz bir muhalefet, Erdoğan gibi güçlü bir liderin ve dolayısıyla Türkiye’nin hızını kesmekten başka işe yaramamaktadır.

Suriye’nin yeniden inşasında, muhalefetin kendini sürecin dışında görmesi tesadüf değildir. Türkiye’de muhalefetin göç politikalarının dışlayıcı olması, Suriyelilerin tamamı nezdinde, özellikle CHP ve diğer muhalif partilere karşı bir antipati doğurmuştur.

CHP’nin iktidar olduğu bir Türkiye’de artık ülkemizin bölgesel bir aktör olma şansı kalmayacaktır. Topraklarımıza sığınan insanlara, hem söylemleri hem de yönetimlerindeki belediyelerle zulme varan uygulamaları oldu.

İnsandan bu kadar nefret eden, yabancı düşmanlığını körükleyen, Suriyelileri Arap ve Müslüman kimlikleriyle ötekileştiren ve dışlayan bir CHP’nin, hâliyle bu süreçte söyleyecek sözü olamaz.

Recep Tayyip Erdoğan, seçime bir gün kala, tüm oy hesaplarını elinin tersiyle itip Suriyelilere bu ülkenin kapılarını ve bu milletin gönlünü açmaktan geri durmayacağını, herkesin gözünün içerisine baka baka söyleyen liderdir.

Yeni Suriye inşa edilip ayağa kaldırılırken CHP’nin, konuşmaktan çok susması, eleştirmekten çok biraz utanması yerinde olacaktır.