İslam’ı araştıran ve öğrenmek isteyenlere kısa ve öz olarak sadece altı soru ve cevapta bir büyük İslam alimi tarafından mükemmel bir cevap verilmiştir. Bizde uzatmadan soru ve cevaplara giriyoruz:
Kuran’dır. Kuran’ın esas maksadı altı iman ilkesi ve İslam’ın beş şartının yerine getirilmesidir. Bunlar ise Allah’ın varlığına ve birliğine, peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, ahiret gününe, kadere inanmaktır. İslam’ın şartları ise; Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve hacca gitmektir.
İslam dini, insanların fikir ve hayatına neler kazandırmıştır? (2. ve 3. Sorular)
İslamiyet, Allah’ın tek ve bir olduğunu göstererek; insanları putçuluktan ve yüzlerce sahte ilaha tapınmaktan kurtarmıştır. Hayata da istikamet vererek insanları doğru yola iletmiştir. İşte “De ki, Allah birdir. (İhlâs Suresi,1) ve Emr olunduğun gibi dosdoğru ol (Hud Suresi, 112) ayet mealleri bunun delilleridir.
İslamiyet, Dünya üzerindeki kavga ve karışıklığı ne ile tedavi edip önler? (4. Ve 5. Sorular)
Riba yani faizin yasaklanması ve zekâtın uygulanması ile bütün karışıklık ve kavgaları önler. Bunun delilleri ise şunlardır: “Allah faizi kökünden siler (Bakara Suresi, 276), Allah alışverişi helal faizi haram kıldı (Bakara Suresi, 275), Namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin(Nur Suresi, 56) ayet mealleridir.
Dünya üzerindeki devrim ve ihtilallere İslamiyet hangi nazarla bakar? Bunları nasıl değerlendirir?
Çalışma esastır, servetin belirli kişiler elinde toplanması bütün ihtilallerin kaynağıdır. Bunun Kuran’daki delilleri ise şunlardır: “İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır (Necm Suresi, 39), Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanları acıklı bir azap ile müjdele (Tevbe Suresi, 34)” ayet mealleridir.
İşte “benim yüzlerce binlerle kitabı okumaya vaktim yok, ben çok meşgul bir insanım, bana kısa ve öz cevap verin” diyenlere bu kısa ve öz cevaplar verilebilir. Günümüz insanlarının çok fazla sorduğu sorular bunlardır. En azından bahaneleri kalmaz.
Bu cevapları veren İslam aliminin ismini vermeyeceğim. Onu da siz bulun. Öyle ki İngilizler İstanbul’u işgal ettiğinde Anglikan Kilisesinin bir papazı küstah bir şekilde bu soruları sormuştur. Güya İslamiyet’i öğrenmek istiyor. Nitekim bu soruların hakkı aramak doğruyu öğrenmek maksadı ile sorulmadığı çok açıktır.
İşte şimdi de bazı küstah ve kendini beğenmiş kişiler de üst perdeden sorular sorarak bir de “uzatmadan kısa bir cevap verin” diyerek güya öğrenmek istediklerini söylemektedirler. Bunları muhatap almak o kişilere değer vermek demektir. Bu ise yanlıştır.
Lakin burada yapılmak istenen gerçekten de öğrenmek niyeti ile bu soruları soranlara kısa ve öz olarak cevap vermektir. Çünkü burada geçen altı soruya eksiksiz cevap vermek için ciltler dolusu kitap yazmak gerekir. Lakin çok genel bir fikir almak ve kısaca öğrenmek isteyen her insana bu cevaplar verilebilir, vesselam…