Bu aşağılanma ve tahkir şapka devrimi esnasında yapılan zulüm boyutlarını da aştı. Çünkü daha önce en fazla idam ediyorlardı. Fakat 28 Şubat döneminde devlet, yargı, siyasetçiler, medya, silahlı kuvvetler, sanayici ve iş adamları elbirliği içinde baş örtülü kadınlarımıza savaş açmış haber kanallarında her türlü iftirayı atarak iğrençlikte zirve yapmışlardı. Hatta canlı yayında başörtülü kadınlara küfreden aşağılık bir yazar hala görevinin başında ahkam kesebilmektedir. Kısaca söylemek gerekirse “rezilliğin bini bir para” olmuştur.
Sırf başörtülü olduğu için benim gibi binlerce asker ordudan atılmıştı. İşin tuhaf yanı Yüksek Askeri Şura kararı ile yargıya dahi başvurma hakkımız yoktu. Gerçi kararname yolu ile ordudan atılan asker arkadaşlarımız da vardı. Fakat darbeci generallerden sicil alan askeri idare mahkemeleri, vermiş olduğu kararlar ile zulme ortak olmuştu. Yargı kararı olmadan kararname ile atılan bütün askerleri suçlu bulmuşlardı. Nihayet 15 Temmuz 2016 darbesi esnasında FETO pisliği de dahil olmak üzere din düşmanlarının bütün foyaları ortaya çıkmış oldu. Deyim yerindeyse tam da suç üstünde yakalandılar. Askeri idare mahkemeleri de kapatılarak yargı darbeci askerlerden temizlenmiş oldu.
Darbeciler zannetmişlerdi ki daha önce olduğu gibi tankların önüne kimse çıkamaz. Yine insanlara zulmedip “yetimin parasını zimmetine geçirip zıkkımlanırız” diye düşündüler. Fakat genci ve yaşlısı ile bu kahraman millet, hep birlikte ayağa kalktı. Darbeci generallere öyle bir ders verdi ki acısı hala Washinton ve Pensilvanya’da duyulmaktadır.
Bu darbecilerden Batı Çalışma Gurubu (BÇG) isimli yasadışı bir kurucusu ve yöneticisi olan general ve amirallerden sadece birkaç tanesi hüküm giymiş diğerleri hala paşa paşa gezmektedir. Üstelik bu hain darbecilerin mağdur ettiği binlerce insanın mağduriyeti devam etmektedir.
Garip olan şudur ki hükümetimiz hala darbecilere gereken cezaları vermediği gibi mağdur edilen binlerce vatandaşımıza haklarını vermemekte ısrar etmektedir. FETÖ örgütü tarafından haksız yere askerlikten atılıp hapse düşen askerlere tazminatları da dahil olmak üzere bütün hak kayıpları ödenmiş iken sıra dindar insanlara gelince Ak Parti hükümeti ilginç bir şekilde gasp ve cimrilik yapmaktadır.
Elbette bunun hesabını sorulacaktır. Bu dünya olmaz ise mahşer niçin vardır? Hiç olmaz ise 28 Şubatın 25. Yıldönümünde bunları hatırlatıp yazmak kimseyi rahatsız etmesin, vesselam…