NİŞANLILIK DÖNEMİ

Geçen hafta bir yazı dizisine başlayacağımı belirtmiştim. Mutlu aile olmanın ipuçlarını vermeye çalışacağım. Yazı dizimize geçen hafta ‘eş seçimi’ diyerek başlamıştık. Bu hafta da ‘nişanlılık dönemin’ diyerek devam edeceğim. 
Bir aile kurmak üzere gençlerimiz nişanlanıyor. Nişanlılık dönemi çok uzun sürmemeli. İmkân dâhilinde 3 ile 6 ay arasında olmalı. Bu gençlerin ve ailelerin birbirini tanıması için yeterli bir vakittir.  İmkanı olmayanlar ise, imkanın oluştuğu ilk dönemde evlenmelidir.
Nişanlılık süresinin çok uzamasını tavsiye etmiyorum. Çünkü uzadıkça sorunlar meydana gelmektedir. Bu olumsuzlukları kısaca belirtelim. 
Uzun süren nişanlılık sonrası dedikodular oluşuyor. Hatta öyle ki yapay sorunlar oluşturup bunu kendi aralarında yayıyorlar. Bu dedikodular zamanla ailelerin kulağına gidiyor. Ve bu durum da rahatsızlık veriyor. Oluşan bu dedikodular gençlerde bıkkınlık oluşturuyor. Bu da sorunlu bir döneme geçilmesine neden olacaktır. Daha önce hiç görülmeyen sorunlar görülmeye başlanacak. Ufacık sorunlar büyütülmeye başlanılacak. Bu da gençlerin enerjisini tüketmeye sebep olacak. Hatta kalplerin kırılmasına da sebebiyet verecektir. Bu dönemde ailelerin davranışları çok önemli. Sürekli başka nişanlılıklar örnek gösterilebilir. Ailelerimiz maalesef bunları yapıyorlar. Ben buradan bu davranışın terk edilmesini rica ediyorum. Bozulan nişanlılıkların çoğu bu tarz ailesel sorunlardan kaynaklanıyor.
Evlilik döneminde bazı sıkıntılar yaşanıyor. Bu sıkıntıların temel kaynağı ‘nişanlılık dönemi’dir. Nişanlıyken gördüğümüz bazı hatalar oluyor. Ama bu hataların üzerinde pek durmuyoruz. Ve göz ardı ediyoruz. Benim değerli okurlarıma tavsiyem şeffaf olun. Şeffaflık altın kuraldır. Bu kuralı hepimiz uygulamalıyız. Nişanlılık döneminde kendimizi olduğu gibi göstermeyiz. Sürekli yapmacık davranırız. Tabi istisnalar başka. Ama yaptığımız bu davranış bize pahalıya mal oluyor. Kusurlarımızı örtmeye çalışarak mutlu olamayız. Bu şekilde davranmak yerine şeffaf ve dürüst davranalım. Yoksa ileride büyük sıkıntılar yaşayabiliriz. 
Evlilik öncesi dönem ‘tanışma evresidir.’ Bunu asla unutmayalım. Evlenmek niyetiyle sözlenir ve nişanlanırız. Ama bu kesinlikle evlenmek zorundayız manasını taşımamalı. Mahalle baskısına kulaklarımızı kapatmalıyız. Akraba, eş, dost neler söyler gibi düşüncelere girmemeliyiz. Nişanlandığı zaman görülen bazı hatalar ve kötü alışkanlıklar olabilir.  Bu kötü huylara rağmen vazgeçmeyip kendimizi çukura atmamalıyız. 
Bazen de ‘ben evlenince bu huylarını, özelliklerini değiştiririm’ düşüncesi oluşuyor. Ama oldukça yanlış. Yıllarca kalıplaşmış karakter bir anda değişmez. Hatta bu değişim oldukça da zor. Bunun bilincinde olmalıyız. Birçoğumuza komik gelebilir. Ama ben evlilik sözleşmesinin yapılması taraftarıyım. Evlenmeden önce her şeyi oturup konuşmalıyız. Evde ki görev dağılımından, hitap şekline kadar konuşulmalı. İnce de olsa ayrıntılar görüşülüp anlaşılmalıdır. Hatta bu anlaşma sözleşmeye de geçirilmelidir. Tabi buradaki sözleşmeden ziyade verilen sözler önemlidir. Sözleşme kâğıdı sadece hatırlatma görevi tutmalıdır. Bu sözleşmenin iki kopyası olup çiftlerde bulunmalı.  Evlenildiği zaman verilen sözler yerine getirilmese, sözleşme ile gösterme imkânı sağlar.
Değerli okurlarım zaman oldukça kötü. Gençlerimiz kandırılmakta, kötü yola sevk edilmektedir. Radyo ve televizyonlarda eğitim programları da pek yapılmamaktadır. Yapılan programlarda maalesef tercih edilmemekte. Ülkenin yapı taşı ailedir. Bunun için lütfen ailemize sahip çıkalım. Çukura düşen gençlerimizin elinden tutalım. Gerekirse yuva kurmalarına vesile olalım. Bir şekilde bu ülkemize fayda sağlamaya çalışalım. Bu fayda bizi kendimize getirecektir. 
Evet değerli okurlarım, bu haftaki yazımı noktalamak istiyorum. Pırıl pırıl gençlerimiz var. Bu gençlerimiz her şeyin en güzeline layık. Arzu ve temenni ediyorum ki gençlerimiz ve ülkemiz hak ettiği güzellikleri yaşar. Ve yaşanılan güzellikler de artarak devam eder. Önümüzde ki hafta görüşmek üzere kalın sağlıcakla.