Gökhan Erek / Özel Haber

Οsmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine doğru, Batılı ülkelerin etkisiyle birer birer isyan eden Osmanlı halkları, imparatorluğun parçalanmasına yol açtı. Bu süreçte, Balkanlardaki ayaklanmalar, Arap isyanları ve diğer etnik grupların bağımsızlık arayışları 100 yıldan fazladır tartışma konusu oldu. Bugün hala Sırbistan'dan Ermenistan'a, Afrika'dan Arap coğrafyasına kadar geniş bir alanda "özgürlük karşılığında ödenen ağır bedel, gündemdeki yerini koruyor.

SELEFİ KAÇAZNUNİ'NİN İZİNDE

110 yıldır tartışılagelen konulardan biri de 1915 olayları. Bugün halen Ermeni Diasporası'nın diri tutmaya çalıştığı soykırım iddiası, her yıl 24 Nisan'da tüm dünyada kuvvetli bir propaganda ile sürüyor. Diaspora etkisi, Rusya, İran baskısı ve Ermenistan içindeki keskin muhaliflere karşı "açılım" politikalarıyla göze çarpan Başbakan Nikol Paşinyan ise açık bir şekilde selefi Ovannes Kaçaznuni'nin izinden gitmeye namzet.

“SOYKIRIM” YERİNE “BÜYÜK FELAKET

İktidara geldiği 2018'den beri diasporadan bağımsız hareket etmeye çalışan, içeride Rus yanlısı muhalifler, bölgedeki Rusya ve İran etkisine karşı Türkiye ile kopan ilişkileri onarmaya çalışan Nikol Paşinyan, geçen hafta yayımladığı "Ermenistan Cumhuriyeti'nin Sosyal Psikolojisi" konulu hitabında 1915 olaylarına ilişkin "Büyük Felaket" ifadesini kullandı. Paşinyan'ın 24 Nisan'ın hemen öncesinde diaspora tezlerine aykırı bir şekilde ve özellikle ABD başkanlarının "soykırım" dememek için kullandığı “Büyük Felaket" ifadesini tercih etmesi kamuoyunda iki farklı şekilde karşılık buldu.

1915 Olaylarii

ÖNEMSİZ Mİ ZEYTİN DALI MI?

25 yıldan uzun süre Rus Sovyet arşivlerinde "Ermeni Meselesi'ni araştıran Doç. Dr. Mehmet Bora Perinçek, İsviçre mahkemelerinin "Osmanlı'nın soykırım suçu islediğini reddeden Doğu Perinçek hakkında verdiği "ifade özgürlüğü" karanının, Türkiye'nin soykırım iddialarına karşı elini güçlendirdiği görüşünü dile getirdi. Perinçek, bu bağlamda, Paşinyan'ın "Büyük Felaket" veya "Soykırım" demesinin, Türkiye açısından çok da önemli olmadığını savundu.

                                                                                    Doç. Dr. Mehmet Bora Perinçek

Paşinyan'in, Ermeni toplumunu yeni bir sürece hazırla maya çalıştığını belirten Dış Politika Uzmanı Sevil Nuriyeva ise "Büyük Felaket" ifadesini "Türkiye'ye uzatılışmış bir zeytin dalı." olarak değerlendirdi.

“İKİ SÖYLEM ARASINDA BELİRGİN FARK YOK”

Doç. Dr. Mehmet Bora Perinçek, "Büyük Felaket" ifadesinin "Soykırım" ifadesinin yerini alabilecek bir ifade olduğuna dikkati çekse de "soykırım" kadar katı bir yargı içermediğine işaret etti. "Büyük felaket" veya "soykırım" demesinin, Türkiye açısından çok da önemli olmadığını iddia eden Perinçek, Paşinyan'ın söylem ve eylemleri ile bölge için büyük umutlar doğuran yeni bir dönemi, ABD ve Fransa ile iş birliği yaparak bozduğunu öne sürdü.

Medya kötülüğü dayatıyor Medya kötülüğü dayatıyor

Dış Politika Uzmanı Sevil Nuriyeva ise Paşinyan'ın, fikirlerini cesurca dillendirdiği için ezber bozduğunu vurguladı.

NURİYEVA: PAŞİNYAN EZBER BOZUYOR

Ermenistan tarihinde benzer söylemler kullanan birçok siyasetçisinin tasfiye edildiğini veya öldürüldüğünü hatırlatan Nuriyeva, Paşinyan'ın ifade ettiği "Büyük Felaket" tanımı için "Türkiye'ye bir zeytin dalı mesajıdır." yorumunu yaptı.

                                                                         Dış Politika Uzmanı Gazeteci Sevil Nuriyeva

“BAŞKA ÇIKIŞ YOLU YOK”

Sevil Nuriyeva, Pasinyan'ın, Zengezur ve Azerbaycan'ın sınır meselesinde Azerbaycan'ın belirgin pozisyonuna rağmen bir türlü Batı'nın da baskısı altından çıkamadığını belirterek, şunları kaydetti: Paşinyan şunun da farkında: Türkiye ve Azerbaycan birlikteliği üzerinden Batı'ya entegre olmaktan başka çıkış yolunun olmadığını, kendinden evvelki bütün siyasilerden farklı bir projeksiyon çizdiğini kendi toplumuna ilan ediyor ve bu projeksiyonu, Türkiye ve Azerbaycan ile iyi geçinmekte olduğunu da ifade etmektedir.

“BATI'NIN AĞINA DÜŞTÜ”

Paşinyan'ın, Karabağ Savaşı'nı kaybettiği halde ikinci sefer başbakan seçilmesi üzerinden Ermeni kamuoyunu iyi analiz etmek gerektiğinin altını çizen Nuriyeva, sözlerine şu satılan ekledi: Paşinyan, Rusya ile arasını bozacak çeşitli politikalar ileri sürdü. Özellikle ABD ve Fransa ikilisi, Ermenistan bölge ülkelerine karşı bir koçbaşı, üs olarak kullanmak istiyordu. Tarihte de bunun birçok örnekleri yaşanmıştı. Ermenistan'ın ilk başbakanı ve Taşnaksutyun Partisi Genel Başkanı Ovanes Kaçaznuni'nin "Taşnak Partisi'nin yapacağı bir şey yok." ifadelerinin yer aldığı rapor da bunun önemli örneklerindendir. Fakat Paşinyan'ın böyle bir muhasebeyi tam anlamıyla yaptığını söyleyemeyiz. Bunun belirtilerini göstermekle birlikte kısa bir süre sonra tekrardan Batı'nın ağına düştüğünü görüyoruz.”

“İKTİDAR AMA MUKTEDİR DEĞİL”

Paşinyan'ın, mevcut konjonktürü sonuna kadar kullanacağını belirten Nuriyeva, şunları söyledi: Kendisi bir Ermeni milliyetçisi. Ermenistan'ın geleceğinin de bu kıskaçtan çıkmasının da yolunun; bazı radikal söylemlerden vazgeçmeye dayandığını iyi biliyoruz. Kamuoyundaki desteğinin halen devam etmesi ki Ermenistan demokratik süreci iyi değerlendiren bir yapıya sahiptir; tam demokratik bir ülkedir diyemeyeceğim ama en azından Ermenistan'da, bu kadar ters düşmesine rağmen seçimlerle o yapıyı bozabilen aklın olduğunu da görmekteyiz. Paşinyan, Ermenistan'da halen muktedir değil. İktidar olmanın, muktedir olmak anlamına gelmediğini de Paşinyan sürecinde görüyoruz. Ama buna gayret ettiğinin de altını çizmek gerekiyor. Şimdilik Paşinyan, bu süreçte zorlanıyor ama bu süreci yönetmeye de gayret ediyor."

Muhabir: Gökhan Erek