Pınar Gültekin’in vahşice öldürülmesinin ardından Yargıtay, fail Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozdu. Bozmanın akabinde karar, toplumda büyük tepkiye yol açtı.
Yargıtay’ın bu kararı verirken son derece titiz bir inceleme yaptığına inanıyor olsam da yine de bozmaya yönelik karara katılmıyorum. Yargıtay'la farklı kanaatte olsam da kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda Yargıtay’ın cinsiyetçi bir yaklaşım içinde olduğunu da düşünmüyorum.
Bu kararın ardından Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet ve kadın cinayetleriyle mücadeledeki irade eksikliğine yönelik suçlayıcı yaklaşımı da haklı görmüyorum. Ülkemizde mahkemeler ve üst mahkemeler arasındaki görüş ayrılığı hep olmuştur, ilk derece mahkemeleri, istinaf ve Yargıtay arasında; kanunları, yorum biçimleri ve olayları değerlendirmede anlayış farklılıkları, her davanın spesifik durumundan kaynaklanıyor. Ki bu olayda istinaf, müebbet ağırlaştırılmış hapis cezasını ilk derece mahkemesinin kararını ortadan kaldırarak verdi.
Pınar Gültekin cinayetinin canavarca hisle işlenmiş kasten öldürme olduğunu düşünüyorum. Fail Cemal Metin Avcı’nın, Pınar Gültekin’i öldürmeden önce onu bağ evine çağırması, cinayetin tasarlanarak işlendiğini gösteriyor. Pınar Gültekin’i boğarak eyleme başladığında, boğma eylemine aralıksız devam etti ve herhangi bir vazgeçme olmaksızın boğmaya devam etmesi canavarca hisle eylemin gerçekleştirildiğini gösteriyor.
TCK madde 82 uyarınca kasten öldürme suçunun nitelikli hâlleri sayılmış, madde 82/1-b’de de suçun “canavarca hisle veya eziyet çektirerek” işlenmesi düzenlenmiştir. Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmenin nitelikli hâl kapsamında sayılmasının en önemli sebeplerinden biri, faillerin toplum bakımından yüksek tehlike arz ediyor olmasıdır. Bu nedenle de daha fazla cezayı gerektirmektedir.
Öncelikle belirtmem gerekir ki Türk Ceza Kanunu’nda “canavarca his” kavramının tanımı açıkça yapılmamıştır. Ancak maddenin gerekçesinde örneklendirme suretiyle değerlendirme yapıldığı görülmektedir. Buna göre canavarca hisle öldürmede önemli olan, kişinin acıma hissi olmaksızın öldürme fiilini vahşice bir yöntemle gerçekleştirmesidir.
Somut olayda, failin soğukkanlılıkla öldürme kararını verdiği, maktul Pınar Gültekin’i öldürmek için bağ evine çağırdığı ve acıma hissi olmaksızın boğarak öldürdüğü hususları bir arada değerlendirildiğinde, failin suçu tasarlayarak ve canavarca hisle gerçekleştirdiği çok açıktır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi bozma kararında, sanık hakkında haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiğini belirtse de TCK m. 29 uyarınca haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için failin haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi gerektiği açıktır. Somut olayda haksız tahrik şartları oluşmadığı gibi eylemin canavarca hisle işlendiğinin kabul edilmesi hâlinde de artık haksız tahrik indirimi uygulanamayacaktır. Yargıtay’ın bu yönde kararları mevcuttur.
“Benzin dökülmüş olması, sonra betonla çimento dökülerek üstünün kapatılmış olması, “Bu, canavarca hisle yapılmış bir eylem değil midir?” noktasında toplumda bir kafa karışıklığı var. Bu vakada canavarca his dediğimiz eylem bu eylem değil. Bu eylem, ölüm gerçekleştikten sonra cesede yönelik bir eylem olduğundan dolayı Yargıtay bu bölümle ilgili “Canavarca his oluşmamış.” demiştir. Ve kararda bu yönde bir haklılık olabilir. Tekrar ifade etmek gerekir ki Yargıtay kararının; tasarlayarak öldürme eyleminin gerçekleştiği, daha sonrasında da boğma eyleminin canavarca hisle işlenmediği konusundaki hükmü yanlıştır.
Şu gerçeği de belirtmek gerekir ki bu tarz olaylardan sonra ilk derece mahkemesi ile üst derece mahkemeleri arasındaki bu farklı değerlendirmeler toplumda özellikle adalet duygusunu zedeliyor. Kadına yönelik bu kadar vahşice işlenen cinayetlerin içinde, Özgecan Aslan cinayetinden sonra belki en canavarca hisle işlenen cinayetlerin tam merkezinde yer alan Pınar Gültekin’in katlinin sonucunda ceza hukukunun teknik detayları arasında yatarı 7-8 yıl olacak bir vahşeti, toplumun “hukukun adaleti sağlamadığı” yönünde bir algıya düşmesine engel olacak şekilde izah etmek, maalesef imkânsızdır.