PISA Rezaleti ve Ezber Bozma Zamanı (1)


Bu test sonuçları, 5 Aralık 2016’da açıklanmış OECD’nin Uluslararası Öğrenci Performansı Değerlendirme yani PISA 2015, 15 yaşındaki 540 bin öğrenci arasında yapılmıştır. Bu ülkelerden 35’ini Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) ülkeleri oluşturuyor.OECD ülkeleri arasında Kanada ve Finlandiya başı çekerken, Türkiye ve Meksika ise en sonda yer almaktadır.

Bu sonuçlar günümüz gerçeğini göstermekle birlikte yıllardır aynı seviyede devam ediyor. Kısaca son sıralardaki yerimizi sağlamlaştırmadan öteye geçememiş durumdayız. Peki, bunun en önemli sebebi nedir? İşte bu sorunun cevabını yıllar önce yaşadığım acı bir olayı anlatarak izah etmeye çalışayım…

Ortaokulda gayretli bir kadın öğretmenimiz vardı. Matematik derslerine girerdi. Ders aralarında espriler yapar öğrencilerin derse olan ilgisini çekmekte çok başarılı olurdu. Ne var ki bir gün derste İlhan isimli bir arkadaşımızı çok feci şekilde dövmüştü. Öğrencinin suçu ise çok basitti “Öğretmenim bakın Atatürk’te sizin anlattığınız fıkraya gülüyor” demişti. Hepsi bu kadar. Bütün suçu buydu. Fakat putlaştırılmış bir şahsa karşı böyle konuşmaması gerekirdi. Efendi bir çocuktu İlhan, zannedersen o da birçok arkadaşım gibi büyük bir şok yaşamıştı.

Öğretmen hanım gayet soğukkanlı bir şekilde öğrencinin bulunduğu sıraya gelmiş ve burnundan kan gelecek şekilde İlhan’ı dövmüştü. “Sen Atatürk hakkında nasıl bu şekilde konuşursun” demiş o küçücük boyuna rağmen arkadaşımıza sert tokatlar atmıştı. Bu olay benim o yaştaki ruhumda derin izler bırakmıştı.  

Aradan yıllar geçti tam 45 yıl sonra bu sefer Fakültemizin eski dekanının yanına çıkmıştım. Denizci bir arkadaşımla görüşüp bir konuda fikrini alacaktık. Bu arada daha önce vermiş olduğum kitabım hakkında “okuyabildiniz mi” diye sordum. Durdu “Evet, okudum fakat hiç beğenmedim” dedi. Neresini beğenmediniz diye sorunca bana “Kitapta Atatürk’ten hiç bahsetmemişsin” dedi.

İşte bu olaylar PISA rezaletinin açıklaması için yeterlidir sanırım. Eski dekanımıza  “Atatürk’ün devlet yönetim tarzına karşı olduğumu, Osmanlı’dan kalma özgürlükleri dahi yok etmekte çok başarılı olduğunu” söyledim. Kısaca demokrasi içine kibrit suyu döktüğünü ifade etmeye çalıştım. Böyle bir cevap karşısında oldukça şaşırmıştı. Biraz sessizlikten sonra demokrasi ve özgürlükler konusunda haklı olduğumu söyleyerek bir parça geri adım atmış oldu. Sonuçta yanımızdaki ziyaretçi olarak IMO yani Uluslararası Denizcilik Örgütünde Türkiye temsilcisi olarak yıllarca çalışmış bir insan vardı.

Her ne ise, eğitim konusunda yaşadığım bu iki acı olaydan yola çıkarak PİSA sonuçlarının neden böylesine kötü sonuçlar doğurduğunu eğip bükmeden anlatmaya çalışayım. Evet, Kuzey Kore benzeri bir eğitim, öğretim sistemi içerisinde “tek adam” mantığı ve felsefesi ile yürütülen bir anlayış var. Öğretmenlerimiz adeta tornadan çıkmış gibi “Kamalist İlke ve İnkılapları benimsemiş” öğrenci yetiştirmeyi ana hedef olarak belirlemişlerdir. Bu durum özgürlük ve hürriyetin zirveye çıktığı bir dönemde öğrenciler üzerinde çok olumsuz bir etki göstermektedir. Adeta “kafalarına çivi çakılır” gibi dayatılan eğitim sistemi başta öğrenciler olmak üzere ebeveynleri korkutmakta hatta alınan eğitimden soğutmaktadır.