KÜLTÜR SANAT

Pompeii'deki taşlaşmış bedenlerin sırları! Gerçek göründüğünden çok farklı...

MÖ 79 yılında Vezüv Yanardağı'nın patlamasıyla yok olan Pompeii, bugün milyonlarca turisti ağırlıyor. Ancak, antik kentte görülen ünlü “taş” bedenler gerçekte düşündüğünüz gibi değil. Cambridge Üniversitesi Klasikler Profesörü Mary Beard, bu bedenlerin aslında 19. yüzyılda geliştirilen akıllı bir arkeolojik teknikle oluşturulan alçı kalıplar olduğunu açıkladı.

Berfin Bitirim-Muhabir

MÖ 79 yılının sonlarında Pompeii'ye adeta kıyamet geldi. Vezüv Yanardağı, yıllardır süren tehditlerini gerçeğe dönüştürdü ve patlayarak bölgenin ölümcül bir süper ısıtılmış gaz, erimiş kaya ve sıcak kül bulutuyla kaplanmasına neden oldu.

Bugün Pompeii, her yıl yaklaşık 2.5 milyon turisti çeken devasa bir turistik cazibe merkezi haline geldi. Ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken şeylerin başında, trajik sonlarından kaçamayan zavallı ruhların “taş” bedenleri geliyor.

TAŞ BEDENLERİN ARDINDAKİ GERÇEK

Ancak, işin aslı şu ki: Aslında baktığınız şey tam olarak beden değil. Sıcak erimiş kayanın antik şehir sakinlerini kaplayıp sonunda soğuyarak onları taşlaşmış halleriyle sonsuzlaştırdığı imajı etkileyici olsa da bu doğru değil. Aslında, 1800'lerden önce bu bedenler orada değildi bile.

Cambridge Üniversitesi Klasikler Profesörü Mary Beard, 2012 yılında BBC Magazine için yazdığı bir makalede, “Gerçek şu ki bunlar aslında beden değil,” diye açıkladı. “Bunlar, 1860'lara kadar uzanan akıllı bir arkeolojik buluşun ürünüdür” ifadeleri yer aldı.

BELİRGİN BOŞLUKLAR BULUNDU

Pompeii'de 16. yüzyılın sonlarına kadar uzanan ara sıra yapılan kazılar olsa da, bugün bildiğimiz Pompeii, arkeolog Giuseppe Fiorelli'nin yönetimi altında bu dönemde şekillenmeye başladı. Bu 19. yüzyıl kazıcıları, bölgeyi kaplayan enkaz ve kül katmanları arasında çalışırken garip bir şey fark ettiler: Bazen insan kalıntıları içeren bir dizi belirgin delik ve boşluk.

Bunlar ne olabilir? Aslında, bunlar Pompeii vatandaşlarının gerçek “bedenleri” idi – günümüzde gördüğümüz kül modelleri değil, lavda bir zamanlar zavallı bir kurbanın şeklinin, etrafında soğuyana kadar lavı açık tutan boşluklar.

“Volkandan gelen malzeme ölülerin bedenlerini kaplamış, etraflarında sertleşip katılaşmıştı,” diyerek durumu açıklayan Beard. “Et, iç organlar ve giysiler yavaş yavaş çürüdükçe, bir boşluk kaldı – bu, ölüm anındaki cesedin tam bir negatif iziydi” dedi.

“Bir süre sonra bir parlak zeka, o boşluğa alçı dökerseniz, tam bir bedenin alçıdan bir kopyasını elde edersiniz,” diye ekledi. “Ama bu sadece bir kopya – gerçek bir beden değil, daha çok bir ‘anti-beden’.”

KURBANLARIN BEDENLERİ BİREBİR ÖRNEKLENDİ

Modern kazılar yöntemlerini biraz güncelledi: Napoli Üniversitesi'nden antropolog Pier Paolo Petrone, 2017 yılında History and Archaeology Online’a verdiği demeçte, “Günümüzde alçı kalıpların insan içeriğini araştırmak için 3D-CT tarama gibi röntgen tekniklerini daha iyi kullanabiliyoruz,” dedi.

Ancak, yeni kalıplar çoğunlukla 1860'larda yapılan ilk setle neredeyse aynı şekilde yapılıyor. Petrone, bazen alçı yerine şeffaf epoksi reçine kullanılabileceğini, ancak geleneksel karışımın “kurbanların bedenlerinin mükemmel kopyalarını elde etmek için en iyisi olduğunu” söyledi.

Özetlemek gerekirse: Pompeii'nin o antik, taşlaşmış bedenleri mi? O bedenler, ne antik, ne de taşlaşmış olan bu bedenler aslında bir zamanlar bedenlerin bulunduğu yerlerin modern alçı kalıplarıdır. Aslında, günümüzde, bu bedenlerin her biri, ölüm sonrası istediğimiz kadar “klonlanabilir.”