İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, ülkenin Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tebriz Cuma İmamı Ayetullah Ali Haşim ve Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi Malik Rahmeti dâhil helikopterdeki sekiz kişiyle birlikte hayatını kaybetmesi üzerine İran’da derin bir belirsizlik ve üzüntü yaşanıyor.
Diğer taraftan da sorular birbirini kovalıyor.
Eğer kazada hayatını kaybeden sıradan bir insan yerine bir devlet adamı ise daha çok şüphe içerisinde bulunuluyor.
Normal bir kaza mı?
İhmal var mı?
Sabotaj var mı?
Suikast mı?
Bu soruların hepsini sormak gerekiyor.
Elbette sorulacak.
Bu sorulardan sadece birisine cevap verecek kadar bilgi sahibiyiz henüz.
O da ülkenin cumhurbaşkanının 45 yıllık bir helikopter ile seyahat ettirilmesi.
Yani ihmal olduğu kesin.
Efendim ambargo varmış da parçaları temin edilemiyormuş.
Suriye başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde doğrudan ya da vekâleten savaşların odağında olan bir ülke nasıl cumhurbaşkanını kaza riski daha düşük bir helikoptere bindiremez?
Bir çoğumuzun aklına helikopter kazasını duyunca rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasında şehit olması geldi.
Tesadüfe bakın ki ikisi de aynı marka helikopter.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehit olduğu helikopter, Bell 206L-4 Long Ranger tipi bir helikopter.
Reisi’nin kazada hayatını kaybettiği helikopterin tipi de Bell 212.
Bell 206 Long Ranger, tek motorlu, beş ila yedi kişilik yolcu kapasiteli, daha kısa mesafeli olup sivil havacılıkta eğitim ve hafif ticari işlerde kullanılıyor.
Bell 212 ise çift motorlu, daha büyük ve ağır yükler taşıyabiliyor. 14 yolcuya kadar alabiliyor. Daha uzun menzilli olup askerî ve sivil operasyonlarda kullanılabiliyor. İkiz motoru sayesinde ise daha fazla güç ve güvenlik sağlama özellikleri ile öne çıkıyor.
Biz artık rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun kazasının arkasında FETÖ’nün olduğundan eminiz.
Reisi ve diğer hayatını kaybedenler için suikast yoksa bir ihmal olduğu kesin.
Reisi sonrası yerine kim geçecek, nasıl olacak, hepsi tartışılıyor.
Diğer taraftan bu değişim coğrafyamızı nasıl etkileyecek?
Bu soruların bazılarının cevaplarını belki yakında öğreneceğiz
Bazıları da birileri tarafından bilinse de kamuoyu tarafından gizemi ve oluşturduğu şüphesi ile kalacak.
Yazıcıoğlu ve Reisi kazasında başka bir benzerlik ise iki kazada da yanlış haberler ile hedef saptırma çabalarının olması. O dönem Türkiye’de aktif görevde olan FETÖ’cüler bunu yaptılar. İran’da kimler yaptı, onu da öğreniriz umarım.
İran makamları Reisi ve beraberindekilerin kaza yerinin tespitinin Türk İHA’sı tarafında yapıldığını inkâr etse de dünyanın birçok ülkesi ve haber ajansı bu konuda haber yaptı.
CNN International: “Türk insansız hava aracı, İran’ın Doğu Azerbaycan eyaletinin dağlık bölgesindeki ısı kaynağını tespit etti!”
Reuters: “Türkiye’ye ait insansız hava aracı, helikopterin enkazı olduğundan şüphelenilen yeri tespit etti!”
Bunlar gibi pek çok habere tüm dünyada yer verildi.
Ayrıca İsviçre'nin Almanca yayın yapan Neue Zürcher Zeitung (NZZ) gazetesinin haberinde Türkiye’ye ilişkin övgü dolu sözlerle, “Mümkün olduğunca kendine yeterli bir yerli savunma sanayisinin geliştirilmesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye'nin bağımsız bir bölgesel güç olması yönündeki uzun vadeli hedefinin merkezî bir unsurudur. Özellikle Baykar tarafından üretilen İHA'lar bunda önemli bir rol oynuyor. Türk uçakları artık uluslararası pazarda da talep görüyor. Baykar tek başına ürünlerini 30'dan fazla ülkede satıyor. Tıpkı Azerbaycan ve Ukrayna'daki savaş görevlerinde olduğu gibi İran'daki arama operasyonu da Türk üreticisinin itibarına katkıda bulunacak. Cumhurbaşkanı Reisi'nin takip cihazı olmayan eski model bir helikopterle kaza geçirdiği ve ancak Türk yüksek teknolojisi sayesinde bulunabildiği komşu ülkeye karşı teknolojik avantaj çok açık. İran, Rusya için ucuz insansız hava araçları üretiyor olabilir ama Türkiye bu alanda dünya lideri. Türkiye, insansız hava aracı üretiminde ne kadar yetenekli olduğunu bir kez daha dünyaya gösterdi." şeklinde yorumlar yapıldı.
Türkiye’de gazeteci sıfatı ile dolaşıp ekran ve köşe işgal eden bazı kimseler Türkiye’nin bu başarısını inkâr etse de tüm dünya görüyor.
Buradan tekrar bu yolu açan Erdoğan ve her geçen gün yeni bir başarıya imza atan İHA’larımızı geliştiren Selçuk ve Haluk Bayraktar’a teşekkür etmek gerekiyor.