- Ah dedi, keşke şu kum yığını kadar unum olsa da şu aç insanlara versem, karınlarını doyuracak ekmek pişirip yeseler. Onun bu niyeti Allah yanında makbul bir dua ve niyet oldu. Rabbimiz, zamanın Peygamberine şöyle vahyetti:- Git o fakir, fakat iyi niyetli kuluma bildir. Aç kimselere vermeyi niyet ettiği kum yığını kadar unu onlara vermiş gibi kabul ettim, amel defterine de böyle bir hayır yapmış sevabı yazdırdım. (Ahmet Şahin, Dini Hikâyeler, s. 183) Bu analtılanlardan da, İyi niyetin önemi anlaşılmaktadır.
İhlâslı Olamk, Doğru Olmaktır
İhlâsın ne olduğu Peygamberimiz (s.a.s.)’e sorulduğunda şu cevabı vermiştir: “Allah’a inandım de sonra dosdoğru ol” (Müslim, İman 62) İhlâs, doğru olmaktır, doğruluktan ayrılmamktır. İhlâs. dogallik ister. Yalanın dolanın oldugu yerlerde ihlâs olmaz. Yüce Allah “Emr olunduğun gibi doğru ol” (Hûd, 11/112) buyurarak ne ile emr olunmuşsak o şekilde hareket etmemizi, ona uygun davranmamızı istemektedir. Doğruluk düşüncede, davranışta, her şeyde olmalıdır. Doğru olmanın önemini Rabbimiz şöyle belirtiyor:
“Allah şöyle buyuracaktır; Bu, doğrulara doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan râzı olmuştur. Onlar da O’ndan râzı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç (mutluluk) budur.” (Mâide, 5/119) Samimiyetin, doğruluğun, dürüstlüğün mükâfatı cennettir.
Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete götürür.” (Müslim, Birr 103) İnsanlar arasında güven, sevgi ve saygının artması samimiyetle, doğrulukla ve iyilikle mümkündür. İyilikler de kişiyi dünya ve ahirette huzur ve mutluluğa götürmektedir. Yüce Allah şöyle buyurur: “Bu Kuran, insanlara en doğru yolu gösterir.” (İsrâ, 17/9) Kur’an’ın yolundan gidenler doğru yoldadır. Bu yoldan giden samimi, ihlâslı kişileri şeytan kandıramıyacağını Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilir:
“ (Şeytan dedi ki) insanlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka kandıracağım. Ancak, onlardan ih-lâslı kulların müstesnâ.” (Allah şöyle buyurdu:) “Benim ihlâslı kullarıma karşı senin bir gücün yoktur. Ancak sana uyan azgınları azdırabilirsin.”(Hicr, 15/39-42) Demek ki, ihlâslı/samimi kulları şeytan kandıramıyor, kötülükleri yaptıramıyor. İmam Gazali; “insan, şeytandan ihlas ile korunur” demiştir. İhlâs duygusu, zaten başlı başına kötülüğü önleyen ahlâkî bir değerdir. Yusuf (a.s.)’u kötü bir davranışa düşmekten alıkoyan da bu asil duygudur: “İşte Biz ondan fenâlığı ve fuhşu gidermek için böyle yaparız. Çünkü o, Bizim ihlâslı kullarımızdandı.” (Yûsuf, 12/24) İhlâslı, samimi olursak nefsin ve şeytanın kötü arzularına uymaktan korunuruz ve Allah’ın sevdiği mutlu, huzurlu bir kişi oluruz.
İhlâs’ın Zıddı; Riya
Riya; “sırf Allah rızası için yapılması gereken amele gösteriş katmak” anlamında kullanılır. Gösteriş demek olan riya, amelleri dünyevî maksatlarla, insanlar görsün diye yapmaktır. Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Şüphesiz Allah, sadece kendisi için ve kendisinin rızâsı için olmayan bir amelden başkasını kabul etmez.” (Nesâî, Cihad 24) İbadetlerimizin ancak, ihlâsla değer kazanacağını ve yapılan her meşru işin, iyi niyetle ibadete dönüşeceğini unutmayalım. Aile hayatımızda, iş çevremizde ve sosyal ilişkilerimizde daima iyi niyetli olmaya ve yaptığımız her işte Allah’ın rızasını gözetmeye gayret edelim. “Şu namaz kılanların vay haline! Onlar namazlarında yanılgıdadır, onlar gösteriş yapmaktadırlar.” (Mûûn, 107/4-6)
Hz Peygamber şöyle bildirir: “Ahirette denilecek ki, dünyadayken kime gösteriş yapmak ve yaranmak için amel yaptınsa (amellerinizin karşılığını almak üzere) ona gidin!” (Müsned, c. 5, s 428-429)
“...İhsân edin (her türlü hareket ve davranışınızı güzel ve dürüst yapın); Allah muhsinleri (güzel iş yapanları, ihlaslıları, Allah’ı görür gibi O’na kulluk yapanları) sever.” (Bakara, 2/195) Allah’ın sevdiği ihlâslı kişiler, ihsân üzeredirler. Onlar, Allah’ı görüyormuş gibi hareekt ederler, doğru olanı yaparlar. Peygamber (s.a.s.) ihsân’ı şu şekilde tanımlamıştır: “Allah’a, O’nu görüyormuşçasına ibâdet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmüyorsan bile O seni görüyor.” (Buhârî, İman 37)
İhlâstan amaç, insana “Allah’ı görüyormuş gibi” yaşama bilinci kazandırmaktır. Bu bilinç üzere hareket edenler dünya ve ahirette mutlu, huzurlu yaşarlar. Samimiyetten yoksun olanlar mutlu, huzurlu olamazlar. “Allah’ın onlardan (ihlaslı/samimi Müslümanlardan) razı olması asıl baaşrı ve mutluluk budur.” Tevbe, 9/72) Hz Peygamber (s.a.s.) Şöyle dua ederdi: “Yâ Rabbi! Beni Sana karşı ihlâslı/samimi bir kul yap.” (Ebû Dâvud, Vitr 25) Ne mutlu ihlâslı/samimi olanlara!