Allahuekber ve Soğanlı Dağları başta olmak üzere yöredeki çatışmalar ve dondurucu soğuklar nedeniyle şehit olan askerler, Birinci Dünya Savaşı'nda Rus işgali altındaki toprakları kurtarmak için başlatılan Sarıkamış Harekatı'nın 110'uncu yılında anılacak.
22 Aralık 1914'te başlayıp 15 Ocak 1915'te sona eren ve son 140 yılın en acı olayları arasındaki Sarıkamış Harekatı'nın 110'uncu yılında Kars'ın Sarıkamış ilçesi ve harekatın başladığı Erzurum başta olmak üzere yurdun birçok şehrinde anma etkinlikleri organize edilecek.
Harekatta şehit olanları anmak için Sarıkamış'ta her yıl ocak ayının ilk haftası düzenlenen yürüyüş ve etkinlikler, 4-5 Ocak'ta gerçekleştirilecek.
"Her açıdan bir kayıp oldu"
Kafkas Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Ural, Sarıkamış Harekatı'nın Türk tarihi ve Kafkas Cephesi'ni, askeri, siyasi ve sosyolojik yapıyı derinden etkileyen hadiselerden olduğunu söyledi.
Ural, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nın Sarıkamış Harekatı'na götürdüğünü belirterek, "Sarıkamış Harekatı'nın sebebine baktığımız zaman hiç kuşkusuz bizi 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'na götürmekte çünkü bu savaşla birlikte biz Anadolu'nun çok önemli bir parçasını yani 'Elviye-i Selase' diye ifade edilen Kars-Ardahan- Batum topraklarını ne yazık ki Rus İmparatorluğuna bırakmak durumunda kaldık. Buradaki kayıp hangi açıdan bakılırsa bakılsın, Osmanlı Devleti açısından Anadolu'nun birliğinin tehlikeye düşürüldüğü, buradaki siyasi ve sosyolojik birlikteliğinin yavaş yavaş kaybolması anlamına gelmektedir." ifadelerini kullandı.
Sarıkamış Harekatı için seçilen tarihin bölgede "zehmeri" diye tabir edilen kara kışın başladığı zor bir coğrafyadaki ağır kış şartlarına denk geldiğini ve tarihlendirmede ciddi zaman kaybı yaşandığını anlatan Ural, şöyle devam etti:
"Tabii bir başka husus ise kuşkusuz coğrafyanın tanınırlığı meselesiydi. Gerek Enver Paşa, gerek Hafız Hakkı Paşa, gerekse Abdulkerim Paşa, bütün bunlar aslında bu coğrafyaya yabancı olan insanlardı. Kullanılan haritalar ise ne yazık ki Almanların yetersiz şekilde hazırladıkları haritalardı. Bunun en çarpıcı örneğini biz 25 Aralık günü göreceğiz, öğleye kadar Bardız'dan Sarıkamış'a ulaşacağını düşünen ordu, ne yazık ki akşam saatlerinde ulaşacak. Çok yorgun olan ordu, 25 Aralık gecesi ilk saldırıyı düzenlediğinde bahsettiğim gibi bu coğrafya bilgisinin haritaların yetersizliğinden dolayı zaman kaybına uğramış olarak, yorgun bir şekilde bu harekatı düzenleyecek ve istenilen başarı elde edilemeyecektir."
"Bölgeyi işgalden kurtarma hedefi güdülüyordu"
Harekat esnasında ana yolların kullanılmaya çalışıldığını anlatan Ural, Sarıkamış'a ve Kars'a dönük hat çizdiklerinde üç ana istikametin olduğunu gördüklerini söyledi.
"En kuzeyde Horasan'dan Oltu, Tortum istikametine giden ve 10. Kolordu'nun kullandığı istikametti." diyen Ural, şöyle konuştu:
"Bir diğeri Bardız'dan Sarıkamış olan hattı ki bunu da 9. Kolordu kullanacaktı, hemen Soğanlı ile Allahuekber Dağları arasındaki Karaurgan Vadisi'nin kullanıldığını göreceğiz. 3 yol da malumunuz üzere Karakurt yoluydu ki bunu da zaten 11. Kolordu, harekat esnasında kullanacaktı ama esas yükü 9. ve 10. Kolordu yüklenecekti.
Temel amaç, düşmanı gerileterek Sarıkamış istikametinde 10. Kolordu'nun da Oltu bölgesindeki düşmanı attıktan sonra bir çevirme harekatı düzenleyerek Sarıkamış'taki bütün Rus kuvvetlerini mağlup etmek. Ondan sonra önemli olan Köprübaşı demir yolu hattı çünkü başlangıç noktası Sarıkamış'tı ve buradan elde edilecek imkanlarla donatı, savaş malzemeleriyle uygun bir zamanda ordu tekrar toplandıktan sonra Kars istikametine doğru ilerleme ve bu bölgeyi işgalden kurtarma hedefi güdülüyordu."
Sarıkamış'ın üzüntü ve keder olduğuna dikkati çeken Ural, "Harekatın 4 gün içinde sonuçlandırılacağı düşünülürken ordu, 4 gün içinde ancak Sarıkamış önlerine gelebilmiştir yani yaklaşık 80 kilometrelik hattı 4 gün içinde almak durumunda kalmıştır ki hakikaten insanüstü bir gayret, insanüstü bir çabayı ifade etmektedir." dedi.
Mehmetçiğin destansı mücadelesine işaret eden Ural, şunları kaydetti:
"Şimdi normalde bahar dönemlerinde bir ordunun en fazla 20 kilometre yürüyeceğini düşündüğünüzde bunu Mehmetçik, ağır kış şartlarında 1-1,5 metrelik karın içinde bir taraftan yürüyerek ayakta kalacak, yollar açacak, aynı zamanda düşmanın pusularına karşı göğüs göğüse mücadele edecek, onu yenecek ve geri adım atmaya zorlayacak şekilde mücadele yürütmüştür. Türk tarihi açısından belki savaşı kaybettik ama Türk kahramanlığı açısından o dönemin ruhu itibarıyla baktığınızda hakikaten daha sonraki muharebelere ilham verecek niteliğe sahiptir."