Şefkat ve merhamet

Şefkat ve merhamet, herkesin iyiliğini isteyip onlara yardım etme arzusu duymadır. Merhamet tüm insanlar ve tüm canlılar için dünyayı güvenli bir yer kılma duyarlılığına sahip olmadır. Herkese ve her şeye anlayış, acıma ve şefkatle yaklaşmadır.

Günümüz dünyasında da insanlık şeref ve haysiyetiyle bağdaşmayacak olaylara, cinayetlere, aşağılamalara, temel hak ve hürriyetleri zedeleyen uygulamalara hemen hemen her gün şahit olunmaktadır. Her gün işlenen haksız cinayetler, hak gasplar, taciz, tecavüz olayları gazete sayfalarında ve televizyon ekranlarında görülmektedir.

Merhametli olan insanlar, insanlara kötülük yapmazlar, zarar vermezler. Fakat günümüzde insanlara çeşitli şekilde kötülük yapılmakta ve zarar verilmektedir. Türkiye’de kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, öldürülme olayları son yıllarda artış göstermiştir. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Kadın Hakları Komisyonu, 2018 yılı içinde kadına yönelik hak ihlali raporuna göre, 575 kadın erkeklerin şiddetine uğradığı, 282 kadın taciz ve tecavüze maruz kaldı ve 257 kadın ise öldürüldü.

Günümüzde şefkat ve merhametten yoksun olanlar kadınlara taciz, tecavüz ederler, insanlara açmazlar, onlara zarar verirler. Merhametli bir insan ise, çevresindekilere zarar vermez, eşine, çocuklarına şiddet uygulamaz. Kişilerin sıkıntı içinde yaşamasını istemez; kendi namusu, hayatı, sağlığı, rahatı ne kadar önemli ise çevresindeki insanlarınki de en az o kadar önemlidir.

Şefkat ve merhamet sahibi olanlar, çocuklara, kadınlara, yaşlılara, engellilere, fakirlere, kimsesiz yetimlere, hastalara, mazlumlara, hayvanlara ve tabiata ilgi gösterirler, acırlar gereken yardımı yaparlar.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in: “İnsanlara merhamet etmeyene, Allah da merhamet etmez.” (Buhârî, Edeb 18) buyruğu üzere ilahi rahmete ve bağışlanmaya ulaşabilmenin yolu başta insana olmak üzere diğer yaratılmışlara da merhametli olmaktan geçmektedir.

Merhametli olan zulümden kaçınır. Zulüm, haddi aşmaktır. Hak ve hukuk tanımazlıktır. Adaletsizliktir, haksızlıktır. İnsanı insan yerine koymamaktır. İnsan haklarını, kul hakkını en büyük ihlaldir. Bu sebeple zulüm, hem bu dünyada hem de ahirette cezası şiddetli olan büyük bir günahtır.

Kur’an-ı Kerimde Yüce Allah; “Kim bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarma (gibi bir sebep) olmaksızın öldürürse, o bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur…” (Maide, 5/32) buyurmuştur.

İnsandaki şefkat duygusunun kaynağı, ilahi merhametin bir tecellisidir. Bundan dolayı şefkat ve merhamet, katılaşmış kalplerimizi yumuşatan, insanlardaki kin ve nefreti, sevgi ve muhabbete; insanlar arasındaki düşmanlığı birlik, beraberlik ve kardeşliğe dönüştüren yüce bir duygudur. İslam’ın insanlığa sunduğu yüce değerlerin başında güzel ahlak gelmektedir. Güzel ahlakın en belirgin özelliği ise kalpteki sevgi ve merhamettir.

Peygamberimiz (s.a.v.): “Her Müslümanın diğer Müslümana canı, malı ve ırzı haramdır.” (Buhârî, İlim 37) buyurark insanlara zarar verilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Tabii ki şefkat ve merhametten yoksun olanlar, kadına, çocuklara ve yaşlılara herkese çok rahat kötülük yapabilir, zarar verebilir. Bu açıdan iyi bir insan, iyi bir Müslüman olmanın yolu, merhametli olmaktan geçer. Merhametli olan kişi hem kendine hem de diğer insanlara faydalı olur.