Sezgi Kırıt, 16 yaşında bir genç kızken Antalya’da 2009 yılında tecavüz edilerek öldürüldü. Sezgi'nin ölümü, adaletin sağlanmadığı bir dava olarak hafızalarda yer etti ve Türkiye’de kadın cinayetleri ve çocuk istismarı konularında büyük bir sembol haline geldi. Olayın üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen, adalet arayışı hâlâ sürüyor ve kamuoyunda yankı bulmaya devam ediyor.

Cinayetin Gelişimi: Sezgi Kırıt, 2009 yılında arkadaşları tarafından zorla götürüldüğü bir evde tecavüze uğradı ve şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. İlk otopsi raporları ve deliller, Sezgi’nin öldürülmeden önce ağır şekilde darp edildiğini ve cinsel saldırıya uğradığını gösteriyordu. Ancak, dava sürecinde birçok ihmal ve eksiklik yaşandı, bu da adaletin tecelli etmesini engelledi.

İDDEF’ten dünyanın dört bir yanındaki öğrencilere eğitim seti yardımı İDDEF’ten dünyanın dört bir yanındaki öğrencilere eğitim seti yardımı

Yargı Süreci: Sezgi Kırıt’ın ailesi, olayın aydınlatılması için yıllarca mücadele etti. İlk yıllarda delillerin yeterince incelenmemesi, şüphelilerin ifadelerindeki tutarsızlıklar ve davanın uzaması, adaletin gecikmesine neden oldu. 7 yıl sonra, nihayet üç sanık hakkında tutuklama kararı verildi. Ancak, mahkeme sanıklara sadece 1’er yıl hapis cezası verdi ve bu durum, Sezgi Kırıt’ın ailesi ile kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı. Cezaların yetersiz bulunması ve adaletin tam anlamıyla sağlanmaması, davanın hala kapanmamış yaralardan biri olmasına neden oldu.

Sonuç: Sezgi Kırıt cinayeti, adaletin geciktiği, cezasızlık kültürünün derinleştiği ve toplumsal vicdanın yara aldığı bir dava olarak devam ediyor. Ailenin ve destekçilerin adalet arayışı sürüyor ve Sezgi’nin ismi, kadın ve çocuk hakları mücadelesinde bir sembol olarak anılıyor.

Kaynak: aslinda.com