DÜNYA

Sona hiç olmadığımız kadar yakınız! "Kıyamet Saati" ileri alındı...

Bilim insanları, küresel tehditlerin artmasıyla dünyanın her zamankinden daha büyük bir risk altında olduğunu duyurdu. Nükleer savaş, yapay zekâ tehlikeleri ve iklim krizi nedeniyle Kıyamet Saati, insanlığın yok oluşunu simgeleyen gece yarısına 89 saniye olarak ayarlandı. Bu, tarihteki en yakın konum! Uzmanlar, dünya liderlerine acil önlem çağrısında bulunuyor.

Kıyamet Saati’ni belirleyen bilim insanları, dünyanın her zamankinden daha fazla topyekûn bir felakete yaklaştığı konusunda uyardı.

Kıyamet Saati’nin zamanını belirleyen Bulletin of the Atomic Scientists (Atom Bilimcileri Bülteni) adlı grup, saati bir kez daha ileriye taşıdıklarını açıkladı.

Saat artık 89 saniyeye ayarlandı. Son iki yıldır 90 saniyede bulunuyordu ve bu bile şimdiye kadar ki en yakın konumdu.

Kıyamet Saati, 1947 yılında dünyanın karşı karşıya olduğu tehlikeleri göstermek için bir metafor olarak başlatıldı. O dönemde, özellikle nükleer savaşın yaratabileceği tehlikelere dikkat çekmek amacıyla tasarlanmıştı. Ancak daha sonra yapay zekâ ve iklim değişikliği gibi diğer tehditleri de kapsamına aldı.

Son on yıla kadar, dünyanın gece yarısına (felakete) en yakın olduğu an, 1950’lerde saatin gece yarısına iki dakika kalaya ayarlandığı dönemdi. 2018’de küresel gerilimlerin artmasıyla, bilim insanları saati tekrar iki dakikaya çekti ve o zamandan beri sürekli daha ileri taşındı. 

Tarih boyunca, saat genellikle 60 saniyelik artışlarla ilerletildi. Ancak 2017’de iki buçuk dakikaya, 2020’de ise 100 saniyeye ayarlandı. Bu, saatin yalnızca bir saniye hareket ettirildiği ilk sefer oldu. 

Bulletin of the Atomic Scientists Bilim ve Güvenlik Kurulu Başkanı Daniel Holz, şu açıklamalarda bulundu:

“Bu yılki kararın şekillenmesine neden olan faktörler – nükleer risk, iklim değişikliği, biyolojik bilimlerdeki ilerlemelerin kötüye kullanılma ihtimali ve yapay zekâ gibi çeşitli yeni teknolojiler – 2024’te yeni değildi. Ancak bu büyük sorunların çözümüne yönelik ilerlemeler yetersiz kaldı ve çoğu durumda giderek daha olumsuz ve endişe verici etkiler yaratıyor.”

Prof. Holz, “Kıyamet Saati’ni 89 saniyeye ayarlamak, tüm dünya liderlerine bir uyarıdır” dedi.

NÜKLEER TEHDİTLER VE KÜRESEL GERİLİMLER

Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı işgal etmesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en kanlı çatışmayı başlattı.

Prof. Holz, “Ukrayna’daki savaş, büyük bir nükleer risk kaynağı olmaya devam ediyor. Bu çatışma, ani bir karar, kaza veya yanlış hesaplama sonucu nükleer silahların kullanılmasına yol açabilir” dedi.

Kasım ayında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, nükleer saldırı eşiğini düşürdü ve daha geniş çaplı konvansiyonel saldırılara yanıt olarak nükleer silah kullanımına kapı araladı. Kremlin, bu hamleyi Batı’ya bir mesaj olarak nitelendirdi.

Rusya, ayrıca Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması’nın (New START) yerine geçecek yeni bir anlaşmayı görüşmeyeceğini duyurdu. Mevcut anlaşma, 2026’da sona erecek. Moskova, bu anlaşmanın kapsamının genişletilerek diğer ülkeleri de kapsaması gerektiğini savunuyor.

Prof. Holz, “Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığı ve savaşın başından bu yana sürekli nükleer tehditler savurması kaygı verici. Buna ek olarak, Rusya’nın önemli silah kontrol anlaşmalarından geri adım atması, artan nükleer riskin tehlikeli bir işareti” dedi.

Orta Doğu’daki istikrarsızlık da küresel güvenliği tehdit eden bir diğer unsur olarak öne çıkıyor. İsrail-Gazze Savaşı ve İran’ın da dâhil olduğu bölgesel gerilimler büyük bir risk oluşturuyor.

Ayrıca, nükleer silaha sahip Çin, Tayvan üzerindeki askeri baskısını artırıyor. Çin, bölgeye savaş gemileri ve uçaklar göndererek Tayvan hava sahasına ve sularına sık sık müdahale ediyor. 

Nükleer silahlı Kuzey Kore ise balistik füze testlerini sürdürüyor.

Prof. Holz, “Gazze’deki ateşkesi yakından izliyoruz ve sürmesini umuyoruz. Ancak Orta Doğu’daki gerilimler, özellikle İran ile ilişkiler açısından hâlâ son derece dengesiz. Dünyanın diğer bölgelerinde de potansiyel kriz noktaları bulunuyor. Tayvan ve Kuzey Kore gibi bölgelerde yaşanacak bir çatışma, nükleer güçleri içine çekerek tahmin edilemez ve yıkıcı sonuçlara yol açabilir” dedi.

YAPAY ZEKÂ VE KÜRESEL GÜVENLİK

2024’te yapay zekâ (AI) büyük ilerlemeler kaydetti ve giderek daha fazla popülerlik kazandı. Ancak uzmanlar, askeri uygulamaları ve küresel güvenlik üzerindeki riskleri konusunda giderek daha fazla endişe duymaya başladı.

Hükümetler bu konuda adımlar attı, ancak tutarsız ve yetersiz önlemler aldı. Örneğin, ABD Başkanı Joe Biden, Ekim ayında yapay zekâ risklerini azaltmaya yönelik bir başkanlık kararnamesi imzaladı. Ancak halefi Donald Trump, geçtiğimiz hafta bu kararı iptal etti.

Prof. Holz, “Yapay zekâ, şimdiden savaş alanında kullanılmaya başlandı ve bu oldukça endişe verici. Özellikle, AI’nın gelecekte nükleer silahlarla ilişkilendirilebilecek uygulamaları büyük bir risk oluşturuyor. Ayrıca, yapay zekâ destekli dezenformasyon ve yanlış bilgilerin artması, küresel düzeni daha da bozacak” dedi.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: REKOR SICAKLIKLAR

Birleşmiş Milletler Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) verilerine göre, 2023 yılı, şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yıl oldu. Son 10 yıl, tarihteki en sıcak 10 yıl olarak kayıtlara geçti.

Prof. Holz, “Rüzgâr ve güneş enerjisindeki büyüme etkileyici olsa da, dünya hâlâ iklim değişikliğinin en kötü etkilerini önlemek için gereken seviyeye ulaşamıyor” diyerek uyardı.