KÜLTÜR SANAT

Tam Pà Ling Mağarası'nda insan aktivitesine dair yeni buluntular

Laos'taki Tam Pà Ling Mağarası'nda yapılan araştırmalarda, mağara içinde insan aktivitelerine dair küçük kömür parçaları bulundu. Bu bulgular, önceki inançları sorgulayarak, insanların burada kamp yapmış olabileceğini öne sürdü. Araştırma ekibi, mağaradaki tortu katmanlarını inceledi ve yanmış materyallerin, insanların ateş yakmış olabileceğini gösterdiğini belirtti.

Laos’taki Tam Pà Ling Mağarası’nda bulunan küçük kömür parçaları, burada insanların kamp yapmadığına dair önceki inançları sorguluyor. Araştırmalar, bu mağaranın, insanlığın büyük yayılışıyla ilgili en önemli soruları çözmek için mevcut olan tek kaynak olduğunu vurguluyor.

Doğu Asya, özellikle Güneydoğu Asya'dan Afrika'ya doğru insan göçü hakkında önemli bir bilgi eksikliği bulunuyor. Modern insanların, Afrika'dan Avustralya'ya doğru geçişlerinde bu bölgeden geçmiş olmaları muhtemel, ancak uygun zaman diliminde çok az kanıt mevcut. Tam Pà Ling Mağarası, bu bilgi boşluğuna istisna oluşturan tek yerlerden biri olarak öne çıkıyor. Burada bulunan insan fosilleri, 68,000-86,000 yıl öncesine tarihleniyor ve bu durum, Homo sapiens’in bölgedeki en eski kanıtları ile Avustralya'nın en eski kanıtları arasında bir zaman dilimi sağlıyor.

FOSİLLER SEL İLE TAŞINMIŞ OLABİLİR

Ancak, mağaranın dik duvarları, modern dağcı ekipmanları olmadan tırmanmayı zorlaştırıyor. Paleontologlar, fosillerin sel sırasında taşınmış olabileceğini düşünüyordu; bu nedenle, içeride aletler veya ocak izleri olmadığı için bu görüş kabul edilmişti. Fakat, araştırma ekibi şimdi farklı bir bakış açısına sahip. Ekip, 10,000-52,000 yıl önce mağarada biriken tortu katmanlarını inceledi. Araştırmanın baş yazarı Vito Hernandez, “Flinders Mikroarkeoloji Laboratuvarı’nda mikrostratigrafi olarak bilinen bir teknik kullanarak, geçmişteki mağara koşullarını yeniden yapılandırabildik ve Tam Pà Ling çevresindeki insan aktivitelerine dair izler tespit ettik” dedi.

Mikrostratigrafi, arkeologlar ve paleontologlar tarafından sıklıkla göz ardı edilen kül ve kömür gibi maddelerin detaylı analizini içeriyor. Hernandez, “Bu, Güneydoğu Asya’da bulunan en eski modern insan fosillerinin nasıl derinlere yerleştirildiğini belirlememize de yardımcı oldu” dedi. Yüksek miktarda yanmış materyal bulunması, insanların ya mağara içinde ya da girişinde ateş yakmış olabileceği ya da dışarıda doğal yangınlar sonucu kömürün içeri girmiş olabileceğini gösteriyor.

ARAŞTIRMA HENÜZ TAMAMLANMADI

Bölgedeki orman yangınları, burada bulunan fosilleri anlamaya çalışanlar için ilginç bir durum oluşturuyor, çünkü günümüzde bu alan su açısından zengin olduğu için yangınların sürdürülmesi zor. Ancak, geçmişte bölgenin daha kuru olduğu biliniyor ve yanma kalıntıları, bu dönemleri anlamamıza yardımcı olabilir. Ancak, kamp ateşleri bulunsa, bunun mağaranın, insan kalıntılarını bulduğumuz insanlar için önemli olduğunu gösterir; bu da, insanların neden bu zor ve tehlikeli yolculuğu yapmaya istekli olduğunu sorgulamamıza yol açar.

Hernandez, IFLScience’a yaptığı açıklamada, “Bu senaryoları ayırt etmenin tek yolu, dışarıdaki peyzajda ateş izleri aramaktır” dedi. Eğer ateş insan yapımıysa, bu durum, böyle bir kanıtın ilk kez ne zaman ortaya çıktığına dair daha büyük bir soruyu gündeme getirecektir. Hernandez, IFLScience’a verdiği demeçte, “Bu araştırma henüz tamamlanmamış olsa da, daha önceki dönemlere tarihlenen örnekler toplandı” dedi.

Ancak, eğer insanlar Tam Pà Ling’i kullandıysa, bu her zaman popüler olmayabilir. Hernandez, dışarıdaki koşulların sıcak ve kuru olduğu dönemlerde, mağaranın serin bir sığınak olabileceğini, bu yüzden insanların zorlu tırmanışları göze almış olabileceklerini belirtti. “Burası Homo sapiens’den bahsediyoruz,” diye ekledi. “Artık dünya üzerindeki her ekolojik nişi kolonileştirmiş durumdaydılar, sadece Arktik/Antarktik dışında.”

DNA İZLERİ ARANIYOR

Mağaranın bu dönemlerde kullanıldığını kanıtlamak, Hernandez’in süpervizörü Profesör Mike Morley’in çözmeye çalıştığı daha büyük bir bulmacanın parçası olacaktır: Eski insanların yeni habitatlara neden dağıldığı. Bu çalışma ayrıca önemli bir başka neden açısından da kayda değer. Organik maddeler sıcak ve nemli ortamlarda daha hızlı bozulduğu düşünülüyor; bu durum, Güneydoğu Asya’daki ilk H. sapiens hakkında neden bu kadar az bilgi bulunduğunu açıklıyor.

Ancak, yazarlar, “Aynı mikrostratigrafik birim içinde malzemelerin farklı şekilde korunabileceğini göstererek, tropik ortamlardaki korumanın her zaman kötü olduğu genel varsayımını sorguluyoruz” diye yazdı. Bazen, beklenenden daha iyi korunmuş eski DNA gibi maddelerin izlerini aramak faydalı olabilir.