Tevekkülü doğru anlamak gerekir. Tevekkül, bir iş yapmadan oturarak bir şeyi Allah’tan beklemek değildir. Tarlasından iyi bir ürün almak isteyen bir çiftçi, önce tarlayı iyi bir şekilde sürüp tohumunu eker, gübresini atar, sulamasını yapar. Ekinini zararlardan korumak için her türlü tedbiri aldıktan sonra gerisini Allah’a bırakır, O’na güvenir. Ekinin büyümesi, ürün vermesi için Allah’a güvenerek sonucu O’ndan bekleyecektir; doğru olan tevekkül anlayışı budur. Bir iş için gereken ne ise onu yaptıktan sonra Allah’a duâ ederek, güvenerek sonucun hayırlı olmasını beklemektir.
Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Bir işe karar verdiğin zaman Allah’a dayanıp güven. Allah kendisine güvenenleri sever.” (Âl-i İmrân, 3/159) “Kim Allah’a güvenirse, O, kendisine yeter.” (Talâk, 65/3)
Hz. Peygamber (s.a.s.), devesini salarak tevekkül ettiğini söyleyen bir kişiye: “Önce deveni bağla, Allah’a öyle tevekkül et” buyurmuştur. (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme 60) Bu hadisten de anlaşıldığı gibi, önce elden gelen yapıldıktan sonra Allah’a tevekkül etmek gerekir.
Hz. Peygamber (s.a.s.), Allah’a tevekkülü ile tüm Müslümanlara örnek olmuştur. Abdullah İbni Abbas (r.a.) şöyle dedi: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” sözünü, ateşe atıldığında İbrahim (a.s.) söylemiştir. Hz. Muhammed (s.a.s.) de bu sözü “Müşrikler size karşı toplandılar, başınızın çaresine bakınız!” dediklerinde söylemiştir. Nitekim bu haber Müslümanların imanını arttırmıştı ve onlar hep birlikte “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir” demişlerdi. (Buhârî, Tefsîrû sûre (3), 13)
Büyük sahâbî Abdullah İbni Abbas’ın bu beyanlarından, tevekkülün en kısa ve kesin ifadesi olan “hasbünallahu ve ni’mel vekîl” (Allah bana yeter, o ne güzel vekildir) sözünü Hz. İbrahim ve Hz. Peygamber’in en kritik anlarda söylemiş olduklarını öğrenmekteyiz.
Huzeyfe el-Mahzûmiyye olan Ümmü (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) evinden çıkacağı zaman şöyle duâ ederdi: “Allah’ın adıyla çıkıyorum, Allah’a güveniyorum. Allah’ım sapmaktan, saptırılmaktan, kaymaktan kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan, haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhatap olmaktan sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Edeb 103)
Ebû Ümâre Berâ İbni Âzib (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
– “Ey falân! Yatağına yattığında şöyle duâ et: Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım, işimde sana güvendim. (Rızânı) isteyerek, (azâbından) korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana karşı yine senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım. Eğer bu duâyı yapıp yattığın gece ölürsen, iman üzere ölürsün, ölmez de sabaha çıkarsan hayra kavuşursun.” (Buhârî, Vudû 75)
Müslüman günlük hayatının her safhasında Allah’a iltica edip, tam bir güven ve teslimiyet içinde olmalıdır. Mü’minde bulunması gereken en önemli hasletlerden biri de tevekküldür. Tevekkül, elimizden gelen gayreti gösterdikten sonra sonucu Allah Teâlâ’ya havale etmektir. Acizliğimizi, çaresizliğimizi itiraf ederek Yüce Allah’a kayıtsız şartsız teslimiyettir tevekkül. Sevinçte-kederde, bollukta-darlıkta, kısacası her anımızda Allah’a sığınmaktır. En zor anlarımızda yanımızda kimseyi bulamasak da, ümidimizi kesmeden el açıp Yüce Rabbimizden yardım dilemektir.
Peygamberimiz (s.a.s)’in yaptığı ve öğrettiği duâ: “Allah’ın adıyla tevekkül ettim. Allah’ım! Ayağımızın kaymasından, şaşırmaktan, zulmetmekten, zulme uğramaktan, cahillik etmekten veya bize cahillik edilmesinden sana sığınırız.” (Tirmizî, Deavât 35)
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Allah’a tevakkülü bizlere en güzel örnek teşkil etmektedir. Tevekkül etmek ise insanı Yüce Rabbi’ne daha yakın kılacağı gibi onun dünya hayatını rahat, huzurlu ve sıkıntısız bir şekilde geçirmesine de yardımcı olacaktır.
Bu nedenle corona virüsü için de gereken tedbirleri aldıktan sonra Allah’a duâ ederek, güvenerek sonucun hayırlı olmasını Allah’tan beklemek gerekir. Çünkü kim tevekkül ederse, yani gereken tedbirleri aldıktan sonra Allah’a güvnerek dua ederse Allah ona yardım eder. Sağlığımız için uzmanların tavsiye ettiği gibi tedbirleri alalım ve Allah’tan yardım isetemeyi de unutmayalım!