Jacques Delors Enstitüsünde yardımcı araştırmacı ve College of Europe'da Öğretim Görevlisi olan Prof. Thierry Tardy, ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump göreve gelmeden önce gerçekleştirilen son NATO Dışişleri Bakanları toplantısı gündemini analiz etti.
...
NATO Dışişleri Bakanları, 3-4 Aralık tarihlerinde Brüksel'de yeni Genel Sekreter Mark Rutte ile ilk kez ve Biden yönetimi altında son kez bir araya gelecek. Toplantıya, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da katılacak. Etkinlik aynı zamanda NATO ve Ukrayna temsilcilerini bir araya getiren NATO-Ukrayna Konseyi'nin Dışişleri Bakanları düzeyindeki ilk toplantısına da sahne olacak.
Tartışmaların merkezinde, son iki buçuk yıldır olduğu gibi, NATO'nun Ukrayna'ya verdiği destek ve NATO'nun savunma pozisyonu yer alacak. Ancak koridor tartışmaları özel bir konuya, Donald Trump'ın ABD başkanı seçilmesinin Atlantik İttifakı üzerindeki etkisine odaklanacak.
Avrupalı liderler arasında Trump'ın küçümsediği ve tesadüfen "Önce Amerika" sloganıyla çatışan bir İttifak'la arasına mesafe koyacağı endişesi hakim. Son iki yıldır Trump'ın kampı tarafından hazırlanan belgelerde "İttifak'ın radikal bir şekilde yeniden yönlendirilmesinden", "atıl bir NATO'dan" ya da savunmaları için yeterli çabayı gösteren üyelerin ABD'den diğerlerine kıyasla daha fazla güvenlik garantisi alacağı "iki katmanlı bir İttifak'tan" bahsediliyor. En radikal senaryo olan ABD'nin NATO'dan çekilmesi düşük bir ihtimal de olsa göz ardı edilmemelidir. Ancak büyük olasılıkla sürtüşmeler yeniden başlayacak ve ABD'nin İttifak'a bağlılığı azalacaktır.
Artan savunma harcamaları
Avrupa'daki savunma harcamaları konusu Trump'ın tekrarladığı bir eleştiri konusuydu ve Trump, Avrupalı devletleri NATO'nun bir taahhüdü olan gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYH) yüzde 2'sini savunmaya harcama gerekliliğini yerine getirmemekle suçluyordu. Ancak 2024 yılı itibarıyla Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Polonya ve Türkiye dahil olmak üzere 32 müttefikten 23'ünün yüzde 2'lik eşiğe ulaşmasıyla birlikte iyileşmeler kaydedilmiştir. Hiç şüphesiz Brüksel'de bir araya gelen NATO temsilcileri ocak ayında göreve başlayacak olan ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'a bu durumun en iyi şekilde nasıl anlatılabileceğini tartışacaklardır. Ancak sürekli değişen güvenlik ortamı karşısında yüzde 2'lik oranın yeterli olmayacağı görüşü giderek daha fazla dile getiriliyor. Avrupalıların da İttifak'ın doğu kanadındaki savunma pozisyonunun güçlendirilmesinde daha fazla sorumluluk almaları gerekebilir. Bu durum, ABD'nin daha az ya da hiç devreye girmemesi durumunda NATO'nun Ukrayna'ya sağlayabileceği yardımın düzeyiyle bağlantılıdır. Bazı Avrupa devletleri, Avrupa'nın güvenliğinin Donbas'ta başladığı ve Rusya'nın kazanacağı bir zaferin tüm Avrupa için dramatik sonuçları olacağı gerekçesiyle, ABD ne yaparsa yapsın Ukrayna'yı desteklemeye kararlı görünüyor. Avrupa ekonomilerinin zor durumda olduğu bir dönemde, sadece Avrupalılar tarafından güçlü ve sürekli bir siyasi, mali ve askeri yardımın pratikte mümkün olup olmadığını göreceğiz.
Ukrayna'da barış görüşmelerine doğru mu?
Ancak yeni ABD yönetimi, Trump'ın seçim kampanyasında vadettiği gibi Rusya ile diplomatik bir süreç de başlatabilir. Bu ihtimal, Biden yönetiminin kısa süre önce ATACMS füzelerinin Rus topraklarında kullanılmasına izin vermesine yol açmıştı. Böylece görüşmeler başladığında Ukrayna'nın biraz daha iyi bir konumda olması amaçlanıyor. Savaşın durdurulması karşılığında Rusya'ya ne teklif edileceği konusunda fazla bir şey bilinmiyor, ancak bu teklif, Ukrayna'ya verilmesi planlanan NATO'ya katılma taahhüdünün askıya alınmasını içerebilir. Nitekim ABD'nin gelecekteki Ukrayna ve Rusya elçisi Keith Kellogg Nisan 2024'te konuyla ilgili bu öneride bulunmuştu.
Trump gelmeden önceki son NATO toplantısının, İttifak'ın ve Ukrayna'nın "Trump'a dayanıklı" olması için önemli kararların alınmasına olanak sağlaması zor görünüyor. Çünkü Trump'ın iktidara geldiğinde geri alamayacağı neredeyse hiçbir şey yok.
Üniter bir NATO tasviri
İkinci Trump döneminden önce son kez bir araya gelen NATO temsilcileri, büyük olasılıkla bir birlik ve ortak amaç mesajı vermeye çalışacaktır. Başka bir deyişle, İttifak'ın güçlü ve faydalı olduğunu ve Avrupalıların üzerlerine düşen görevi tam olarak yerine getirdiklerini göstererek yeni ABD yönetiminin istenmeyen ve son derece yıkıcı kararlar almaya daha az meyilli olmasını sağlamayı amaçlayacaklardır.