Türkiye’deki Sosyal Bilimler Faciası

Sosyal ve siyasal bilimlerin ilgilendiği alanların en başında devlet ideolojileri ve yönetim biçimleri gelir. Bugün işleyeceğimiz konu da bu alandaki en önemli örneklerden bir tanesi olan faşizm ideolojisi ve yönetim biçimi ile alakalıdır. Sosyal ve siyasal bilimlerin ilgilendiği alanların en başında devlet ideolojileri ve yönetim biçimleri gelir. Bugün işleyeceğimiz konu da bu alandaki en önemli örneklerden bir tanesi olan faşizm ideolojisi ve yönetim biçimi ile alakalıdır. Faşizm, ilk olarak İtalya ve Türkiye’de ortaya çıkmış otoriter devlet üzerine kurulu radikal milliyetçi siyasi ideolojiye verilen isimdir.

İtalya’da Benito Mussolini Türkiye’de ise Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) öncülüğünde ortaya çıkmıştır. Faşizmin ilke ve öğretileri “Faşizm Doktrini” adı altında Giovanni Gentile tarafından yazılmıştır. İtalya’da Ulusal Faşist Parti ve Türkiye’de Halk Partisinin iktidara gelmesinin ardından, faşizm; bir çok milliyetçi ideolojiye örnek olmuştur. Bu sistemi örnek alarak doğan nasyonal sosyalizm, başta Almanya’da iyice güçlenmiştir. Kısa bir zaman sonrasında ise dünyayı kan gölüne çeviren bir ideoloji olmuştur. Faşizmin etkisi ile Batı devletleri arasında ortaya çıkan 2. Dünya Savaşı insanlık adına utanç verici olayların yaşanmasına sebep olmuştur. Nihayetinde savaş bittiğinde çoğu sivil 50 milyon insan hayatını kaybetmiş milyonlarca insan ise sakat kalmıştır. İnsanlık tarihi boyunca yaşanmış en büyük facia olan bu savaşın belli başlı ideolojisi olan faşizmi dikkatle incelemeli ve gereken dersleri çıkarmak mecburiyetindeyiz. Zira bu kan ve şiddetten beslenen ideoloji hala Türkiye’de oldukça güçlü ve tesirlidir. Sosyal Bilimler eğitiminin amaçlarından bir tanesi siyasi rejimlerin özelliklerini ortaya koyarak olumlu ve olumsuz yönleri ile birlikte değerlendirilmesini yapmaktır.

Fakat bu konuda çalışma yapmak hatta daha ötesinde resmi ideolojiyi sorgulamak hala bir suç olarak görülmektedir. Sadece otoriter birkaç yönetim dışında bu derece büyük bir facianın yaşandığı başka bir örnek yeryüzünde yoktur. Komünist Çin’de dahi ülke rejimi ciddi bir şekilde eleştirilebilmekte iken bunu Türkiye’de yapmak isteyen bilim adamı ve akademisyenler hukuksuz bir şekilde hapse atılmaktadır. İşte ne yapıp edip bu büyük faciayı gençlerimize anlatarak hiç olmaz ise ülkemizin yarınlarını özgürlüğe kavuşturmak için çaba göstermemiz gerekmektedir. Faşizm ideolojisini tanıyabilmek için tarihsel sürecini iyi bilmek gerekiyor. Bu maksatla faşizmin ana ilkelerini ve önemli özelliklerini vurgulamaya çalışacağız. Detayları ile izaha kalksak bir kitap hacminde yazı ortaya çıkacaktır. Kısaca değinmek gerekirse bunu ancak iki makaleye sığdırmaya çalışalım… Milliyetçi işçi hareketlerinden ilham alan ilk faşist hareketler, İtalya'da 1. Dünya savaşı esnasında sol fikirleri, sağcı ve ırkçı unsurlarla birleştirerek; komünizm başta olmak üzere bütün ideolojilere savaş açmıştır.

Türkiye’de ise Milli Mücadele sonrasında iktidarı eline geçiren Halk Fırkası aracılığı ile başta İslam inancına savaş açarak manevi değerlerin tahrip edilmesine yol açmıştır. Faşistler ülkelerini, kendi uluslarının kitlesel seferberliğini teşvik eden totaliter bir devlet yoluyla bütünleştirmeyi amaçlamışlardır. Faşist ideolojiye uygun ilkelerle birlikte ırkçılığı temel alıp devrimci siyasal harekete önayak olmuşlardır. Bunun için öncelikle bir partiye sahip olmayla işe başlayıp parti sayesinde bütün ülkede örgütlenmişlerdir. Liberalizme, demokrasiye, marksist sosyalizme ve komünizme muhalif faşist hareketler; devlete ihtiram, güçlü bir lidere bağlılık ve aşırı milliyetçilik ile militarizme verilen önem gibi ortak özelliklere sahiptir. Faşizm, siyasal şiddeti, savaşı ve emperyalizmi; ulusal uyanışa ulaşmak için bir araç olarak görmektedir. Faşizm ideolojisine göre güçlü ulusların, daha güçsüz ulusların yerine geçerek topraklarını genişletmeye hakkı vardır. Bununla birlikte Türkiye’de farklı bir yol izlenmiştir. İçe kapalı bir rejim kurulmuş dünya üzerindeki diğer faşist devletlerden oldukça farklı bir şekilde halkımız ezilmiştir.

İtalyan lider Mussolini ve CHP yönetimi 1920’lerde iktidara geldikten hemen sonra faşist yönetim sistemi resmi ideoloji olarak yürütmeye sokulmuştur. Kısa süre içerisinde genel anlamıyla baskıcı, otoriter rejim anlayışını gösteren bu anti-demokratik, otoriter ideoloji ve yönetim sistemi, Batı ülkelerinden tamamen kalkmıştır. Faşizm kavramının kökeni Antik Roma yöneticilerinin geniş hükümet yetkisini sembolize eden ucunda balta bulunan bir çubuk demetinin adı olan Latince “fasces” sözcüğünden ileri gelir. Aynı simge daha sonraları “İhtilali Kebir” de denilen Fransız Devriminde halkın elindeki devlet gücünü temsil etmek üzere kullanılmıştır. Söz konusu sembol birtakım değişikliklerle 1926 yılından itibaren İtalya'nın ve Türkiye’nin sembolü olarak balta ve ok figürleri kullanılmıştır. Türkiye’de ulusal bir özellik olan “Altı Ok” bilinçli olarak tercih edilmiştir, vesselam…