Türküler… Güzel Anadolu’mun bağrı yanık türküleri. Her yöremizin özelliği, güzelliği, töreleri ve yaşanmışlarını anlatan, hayatın ta gerçeği olan gerçek türküler. Türküler, bahsettikleri hüzünlü olaylar nedeniyle dinleyenlerin ruhuna tesir eder. Bunlar arasında, “Hastane Önünde İncir Ağacı” türküsünün hikâyesi de yürekleri yakar da geçer. Türküyü dinlerken insanın gözleri dolar, hikâyesi ise yüreği olanı yakar, kavurur. Peki, bu içli türkünün hangi topraklardan çıktığını merak ettiniz mi? Ben merak ettim. Yöre olarak İç Anadolu Bölgesi, mekân olarak Yozgat’ta geçtiği anlatılır. Anonim bir türkü…
İç Anadolu'nun en güzel türkülerinden biri olan Hastane Önünde İncir Ağacı türküsünün hikâyesi bir o kadar ilgi çekicidir. Yozgat'ta geçen hikâye, iki komşunun çocuklarını evlendirmek için yaptıkları beşik kertmesi ile başlar. Çocuklar, yetişkin olup evlenecek çağa geldikleri zaman oğlan askerlik için Yozgat'tan ayrılır.
VEREM HASTASI GENCİN DRAMI!
Yozgatlı genç, askerliği esnasında, o zamanlarda tedavisi imkânsız olan verem hastalığına yakalanır. Hastalığı nedeniyle görevini tamamlayamadan tedavi için Yozgat'a geri döner. Halk arasında bulaşıcı bir hastalık olarak bilindiği için kimse gencin yanına yaklaşmak istemez ve uzak durmayı tercih eder. Bu arada oğlanın beşik kertmesi olan kızın ailesi, hastalıktan haberdar olur ve kızlarını vermekten vazgeçer. Bu durumu gence belli etmek istemeyen aile, geçmiş olsun demek için bile ziyarete gitmez. Öte yandan oğlanın durumu git gide daha da ağırlaşır. Hem hastalık hem de sevdiği kızın hasreti, durumunun kötüleşmesine sebep olur. Gencin anne ve babası, kızın ailesine haber gönderir ve bir kez de olsa oğullarını görmek için gelmesini rica ederler. Fakat çabaları bir netice vermez ve kızın ailesi, gencin ailesinin isteğini sert bir dille reddeder ve ancak genç iyileşirse kızlarını görebileceğini söyler.
İSTANBUL’DA HAYATINI KAYBEDER
Genç, tedavi olması için gönderildiği İstanbul’a ailesi çok fakir olduğu için yalnız başına gider. Aradan birkaç hafta geçer ve çocuğun durumu daha da kötüleşir. Hastanenin camından sürekli geleni geçeni izler; ancak ne sevdiği kız ne de ailesi gelir. Bahçedeki incir ağaçları dikkatini çeker ve bir kâğıtla kalem bulup şiir yazmaya başlar. Birkaç gün sonra ise hayatını kaybeder. Ailesi cenazesini ve eşyalarını almak için İstanbul'a gelir ve bu şiirin yazılı olduğu kâğıdı görür. Okuyunca kahrolan anne ve babası gözyaşlarına boğulur. Daha sonra bu türkü, Yozgat'tan tüm Anadolu'ya yayılır ve herkes tarafından okunur hâle gelir.
SATIRLARA DÖKÜLEN TÜRKÜNÜN SÖZLERİ
Hastane önünde incir ağacı,
Annem ağacı.
Doktor bulamadı bana ilacı,
Annem ilacı.
Doktor bulamadı bana ilacı,
Annem ilacı.
Baştabip geliyor zehirden acı,
Annem oy acı.
Garip kaldım yüreğime dert oldu,
Annem dert oldu.
Ellerin vatanı bana yurt oldu,
Annem yurt oldu.
Mezarımı kazın bayıra, düze
Annem oy düze.
Yönünü çevirin sıladan yüze,
Annem oy yüze.
Yönünü çevirin sıladan yüze,
Annem oy yüze.
Benden selam edin sevdiğinize,
Sevdiğinize.
Başına koysun karalar bağlasın,
Annem bağlasın.
Gurbet elde kaldım diye ağlasın,
Annem ağlasın.
Yeniden görüşmek üzere…