Üç Kutsal Mekânın Özellikleri - 2 -

Buna göre, burada bilinçli bir şekilde bulunan, namaz kılan veya başka bir ibadetde bulunan, yaptığı şeyleri Cennet bahçelerinden birinde yapmış gibidir.

Mescid-i Nebî'de kılınan namaz, diğer mescitlerde kılınan namazlardan çok daha faziletlidir. (Ahmed b. Hanbel, c. I. s. 184) buyrulur. Bunun içindir ki, hac farizasını ifa etmek için bu topraklara yönelen insanlar, bir müddet Medine'de kalarak Mescid-i Nebî'de ibadet etmenin güzelliklerinden faydalanmaya çalışırlar.

Mescid-i Nebevi ibadetin dışında okul, meclis, idare yeri ve misafirhane gibi kullanılmıştır. Kısaca Mescid-i Nebevi, dini, ilmi, siyasi ve sosyal birçok görevleri ifa ediyordu. Resulullah (s.a.s)'ın şöyle söylediği rivayet edilmektedir: “Mescitimde namaz, Mescid-i Haram hariç, diğer mescitlerde kılınan bin rekât namazdan daha sevaptır.” (Nesai, Mescid 4)

Mescid-i Aksâ

Kudüs’te eski Süleyman (a.s.) mâbedinin bulunduğu yerde inşâ edilmiş olan câmiye Mescid-i Aksâ denilir. “Mescid-i Aksâ, “en uzak mescid” demektir. Kur’an-ı Kerim’de isrâ olayıyla ilgili olarak bu mescidden şöyle söz edilir: “Kulunu (Muhammed’i), gece vakti, âyetlerimizden bazılarını göstermek için Mescid-i Haram’dan, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. O her şeyi işitir ve görür.” (İsrâ, 17/1).

Hz. Peygamber, Ebu Zer (r.a)'in sorularına cevap olarak yeryüzünde ilk inşa edilen mescidirı "Mescid-i Haram", ikinci inşa edilenin "Mescid-i Aksa" olduğunu ve bu ikisi arasında kırk yıl süre bulunduğunu beyan buyurmuştur. (Buhârî, Enbiyâ 49)

Mescid-i Aksâ, Müslümanların ilk kıblesi (Bakara, 2/144), Hz. Muhammed (a.s.)’in İsra olayında geldiği (İsrâ, 17/1), miracın başladığı, Hz. İsâ’ya kadar birçok peygamberin namaz kıldığı ve Allah’tan vahiy aldığı bir mesciddir. Günümüzde Mescid-i Aksâ Kudüste, Süleyman Mabedi’nin güney tarafındaki camiye denilmektedir. Peygamberimiz ibâdet amacıyla seyahat edilebilecek üç mescidden birinin Mescid-i Aksâ olduğunu bildirmiştir. Diğerleri, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî’dir.

Fazla sevab umarak yeryüzünde namaz kılmak ve ziyaret etmek maksadıyla yolculuğa çıkılabilecek üç mescid vardır. “Üç mescidden başka bir yere (ibâdet ve ziyâret etmek için) özel olarak yolculuk yapılmaz; Mescid-i Haram, Mescid-i Aksâ ve Benim mescidim. (Mescid-i Nebi)” (Müslim, Hacc 74) Mîraç" mucizesinin gerçekleşmesi sırasında Hazreti Peygamber'in mânevi bir binekle getirilip göğe çıkartıldığı, Kur'an'da belirtilen yer. Müminler için, birçok bakımdan olduğu kadar, bilhassa bu büyük mucizeye sahne olması sebebiyle son derecede önemli bir mescit ve yerdir. Kur'an'da şöyle geçmektedir: "Eksiklikten uzaktır O (Allah) ki, geceleyin kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya yürüttü. Ona âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (böyle yapak).." (İsrâ, 17/1).

Fakat ne yazık ki bu üç mescid de farklı şekillerde hür değil. İslâm ümmetinin malı ve kutsal değeri olan Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebi bir kral ailesinin yönetimine geçmiş bulunmaktadır. Mescid-i Aksanın bulunduğu, Kur’an’da mübarek kılındığı bildirilen bölgede yer alan Kudüs ise siyonistler tarafından işgal edildi. Bu işgalle beraber Mescid-i Aksa ve onun yanında bulunan diğer İslâm mirası siyonist tehdidi altındadır. Diğer mescidlerin birçoğu da İslâm dışı siyasí anlayışların kontrolündedir. Gayri müslimlerin eline geçen İslâm topraklarındaki mescidlerin pek çoğu yakılıp yıkıldı veya amaçları dışında kullanılır oldu. Onlardan geriye ya birer enkaz, ya da hazin hatıralar kaldı. Bize düşen görev camiileri, mescidleri amacına uygun kullanmak, işgal altında olanları kurtarmak ve mescidleri hayatımızın ortasında yerleştirmektir.

Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksa bu üç mescid, Müslümanların evrensel mabetleridir. Bu üç mescidin üstünlükleri, onların peygamberler eliyle kurulmalarından gelmektedir. Mescid-i Haram, yani Kâbe, bütün varlıkların kıblesi, Mescid-i Nebevî, takvâ üzerine kurulan Son Peygamber'in mâbedi, Mescid-i Aksâ da eski Peygamberlerin kıblesi, müslümanların da ilk kıblesidir. Bu sebeple Mescid-i Aksâ’ya sahip çıkalım!