Üçüncü Dünya Savaşı çıkar mı?

Son zamanlarda yeni bir dünya savaşının çıkabileceği tartışmaları giderek artıyor. Bu durumun başlıca nedenlerinden biri, Rusya Devlet Başkanı Putin'in Ukrayna Savaşı sürecinde köşeye sıkışması ve asker bulmakta zorlanmasıdır.  Putin, geçtiğimiz günlerde tarihî bir adım atarak 24 yıl sonra Kuzey Kore’ye giderek Kim Jong Un'u ziyaret etmiştir.

Yeni ittifaklar kuruluyor

ABD’ye kafa tutmaktan çekinmeyen Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’a yapılan ziyaret, Putin'in Batı'ya karşı kendisini daha etkili bir jeopolitik güç olarak konumlandırma çabasının bir parçasıdır. İkili, "Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması" imzalayarak bölgede askerî ittifakı güçlendirmeyi hedefledi. Bu gelişmeler ışığında, savaş çıkma olasılığından ziyade yeni ittifak kamplarından bahsetmek daha akıllıca olacaktır. Putin'in, Kuzey Kore'den sonra Vietnam'ı ziyareti bu açıdan önemlidir.

Moskova’nın parası Kiev’e

Her iki ziyaretin zamanlaması da oldukça önemli.  ABD'nin geçen hafta Moskova'ya daha fazla yaptırım uygulaması ve Batılı ülkelerin G7 zirvesinde Kiev için 50 milyar dolarlık bir krediyi kabul etmesinin ardından gerçekleşmiştir. Zira Ukrayna’ya sağlanan bu kredi, Rusya Merkez Bankası'nın AB içinde dondurulan 210 milyar avrosundan elde edilen faiz geliri ile sağlanmıştır.

Çin memnun değil

Bu denklemde Çin’i nasıl konumlandırmalıyız ve Putin’in Kim Yong Un’u ziyareti Pekin’i memnun etmiş midir? soruları kuşkusuz öne çıkmaktadır. Aslında Kuzey Kore ve Rusya arasında süregelen nükleer silah ticareti anlaşması, bu silahların Rusya tarafından Ukrayna Savaşı’nda kullanılması ve Kuzey Kore’nin son dönemlerde artırdığı nükleer faaliyetler ve provokasyonları, Çin’in Asya-Pasifik’teki bölgesel güvenlik çıkarlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Dolayısıyla, Putin ve KimYong Un’un imzalamış olduğu son stratejik ortaklık anlaşmasının,  ABD’yi kışkırtacağı ve Güney Çin Denizi’ne gelmesi için Amerikalıların eline koz vereceği için söz konusu anlaşma, Pekin tarafından çok da olumlu algılanmamıştır. Nitekim Kuzey Kore-Rusya arasında yeni güvenlik anlaşmasının hemen ardından, 22 Haziran’da ABD savaş gemisi USS Theodore Roosevelt, "Freedom Edge" adlı üçlü askerî tatbikat için Güney Kore'nin Busan şehrindeki deniz üssüne ulaşmıştır.

Asya-Pasifik’te denklem değişebilir

Ancak, bu denklem her an değişebilir. Diğer bir deyişle, savaşlar mutlaka para ve silah meselelerinden dolayı çıktığı için değişen para ilişkileri bölgede bir savaşın fitillenmesi için yeterli olabilir.  Geçtiğimiz aylarda çıkan bir makalede, Çin ile ABD arasında değişen bazı iktisadi parametreler, Çin’in ABD’ye karşı şimdiye kadar izlemiş olduğu yatıştırma politikasını sonlandırabileceğinin işaretlerini vermektedir. Örneğin Renmin Üniversitesi’nden Di Dongsheng, China Institutes of Contemporary International Relations dergisinde yayımlanan bir yazısında, Çin’in ABD varlık pozisyonunun “Giderek rehine durumuna dönüştüğünü ve ulusal egemenliği korumayı engellediğini” yazmış, “ABD’nin mülkiyet haklarına saygı ve insan haklarının korunması taahhüdünün sadece bir efsaneden ibaret olduğunu” belirtmiştir. Di ayrıca “ABD devlet tahvillerinin getirilerinin uzun süredir düşük olduğunu” ve “Çin’in elde ettiği getirilerin Amerikalı yatırımcıların Çin’de elde ettiklerinden daha az olduğunu” savunmuştur. Eğer gelişmeler bu minvalde devam ederse Asya Pasifik’te işler o zaman değişebilir ve bizler daha çok dünya savaşı çıkma olasılığından söz edebiliriz.