LEYLA İLHAN- MUHABİR- DOSYA HABER 2. BÖLÜM

Aslında, Çin’in baskıcı politikaları altında gözlerden uzak bir şekilde varlığı inkâr edilen, acı çeken ve toplama kamplarında tutulan aile üyeleri için mücadele eden Doğu Türkistanlıların sesi olmaya devam ediyor. Gazetemize konuşan üniversite öğrencisi Melike Mahmut, Çin’in toplama kamlarına götürdüğü dayısının sadece Türk olduğu için tutuklandığını söyledi. İki teyzesinden de haber alamadıklarını belirten Melike Mahmut, annesiyle birlikte sürdürdükleri mücadeleyi Aslında’ya anlattı. 

Ailesini arıyor

Mahmut, “İstanbul’da annemle ve kardeşimle kalıyorum. Babam eskiden vefat etmişti. Doğu Türkistan’da şu an dayım ve iki teyzem toplama kampında. Biz de 2018 yılından beri onların kurtuluşu için, her türlü yasal yolu kullanarak onların serbest bırakılması için çalışıyoruz.” dedi. 

Sebepsiz yere tutuklandılar!

Teyzelerinin ve dayısının hiçbir sebep yokken tutuklandığını söyleyen Mahmut, “2018 yılında tutuklandılar. Hiçbir tutuklama kararı olmadan, öyle bir suç dosyası olmadan hatta mahkeme bile olmadan evlerinden alınıp toplama kampına götürüldüler. Ne sebepten tutuklandılar, onu bile söylemiyorlar. Hatta kaç sene toplama kamplarında kalacaklar, kaç sene sonra bırakılacaklar, onun hakkında bile doğru düzgün bilgi yok.” ifadelerini kullandı.

Bahtigül Oralbay

Geleceğin teknolojisi otonom uçaklar: Türkiye bu teknolojinin neresinde? Geleceğin teknolojisi otonom uçaklar: Türkiye bu teknolojinin neresinde?

“Uluslararası medyaya yansıdı”

Altı yıldır akrabalarına ulaşmak için uluslararası medyaya konuştuğunu belirten Mahmut, “Doğu Türkistan için oradaki toplama kamplarında bilgi almak isteyen tüm yurt dışından gelen gazeteciler, kim varsa herkese konuşmaya başladık. Mesela New York Times, Time ve Telegraph gibi birçok yere konuştuk. Hatta eski ABD Dışişleri Bakanı bir tane video yapmıştı toplama kampı hakkında, orada bile benim annem, teyzelerim ve dayımın fotoğrafları, görüntüleri yer aldı.” dedi.

Bagila Oralbay “Çok çabalıyoruz”

Seslerini duyurmak için çok mücadele ettiğini ve Çin’in onların serbest bırakılması için çok uğraştığını söyleyen Mahmut, “Onların suçsuz olduğu zaten belli, Çin onların ne suçu varsa bize söylerdi. ‘Bu sebeplerden ötürü tutukladık.’ diye bir tane evrak verirdi. Ya mahkeme açardı ya dosya verirdi. Şu ana kadar hiç mahkeme açılmadı, dosya verilmedi elimize hiç yasal bir şey verilmeden böylece ortalıktan kayboldu onlar.” ifadelerini kullandı. 

ÇKP kurtarmadı!

Mahmut, “Benim dayım zaten tercüman ve yazardı. Hatta dayım kendisi Çin Komünist Partisi üyesi ve Çin devlet memuruydu. Devlet memuruyken yazdığı kitaplar, tercüme ettiği kitaplar hâlâ Çin online satış platformlarında, internet sitelerinde gözüküyor. Dayım, Çin Komünist Partisi’ni öven kitaplar yazıyordu. O şekilde tercüme ediyordu. Buna rağmen toplama kampına götürüldü.” şeklinde konuştu. 

Dilşat Oralbay “Dindar biri değildi”

Dayısının “Türk” kimliği taşıdığı için tutuklandığını söyleyen Mahmut şu ifadeleri kullandı: "Benim dayım dinî faaliyetlere katılan bir insan değil. Dindar bir insan değil. Dayım daha çok Türk kimliği nedeniyle tutuklandı. İlk başta dindar kişiler tutuklandı, daha sonra yavaş yavaş zenginler, tüccarlar tutuklandı. Sonra aydın kişiler; profesörler, doktorlar, sanatçılar, futbolcular tutuklandı. Türk soyundan gelenler Uygur olsun Kazak olsun bunların meşhur olanları, tanınanları, biraz kültürlü olanları tutuklanmaya başlandı son dönemde. İyi eğitimli insanların hepsi tutuklanmaya başlandı. Birleşmiş Milletlere (BM) şikâyetçi olduk."

“Çin BM kararlarına uymadı”

"BM Keyfî Tutuklamalar Çalışma Grubu, Çin’e soruşturma gönderdi, ‘Nerede bu insanlar?’ diye. Çin, dayım hakkında, ‘15 senelik ceza verdik.’ diye cevap verdi. Dayımın terörizmden ötürü tutuklandığını belirtiyorlar. Dayımı tutukladıktan bir ay sonra hemen 15 senelik yargıladık diyorlar. Bir ay içinde nasıl o kadar kanıtlar bulundu, mahkeme açılıp her şey yapıldı da bir ay içinde bir 15 senelik tutuklama kararı çıktı anlamıyorum. Adım adım yapsa bile bir ay içinde bitirilemez bu kadar fazla işlem. Ama onlar yalan söyleyerek sadece üç satır cevap verdi. Ve onların verdiği cevaba göre bizim avukatımız yine tüm ispatları, delilleri ortaya koydu. BM’den ‘Bu insan suçsuzdur, derhâl serbest bırakılsın!’ diye karar geldi. Ve bu karar Çin’e gönderildi. Ama Çin bu kararı uygulamadı."

İşkencelere maruz kalıyorlar!

Şahit olduğu olayları tanıştığı bir kadın üzerinden anlatan Mahmut, “Kazakistan’da mesela Gülbahar diye bir kadın ile konuşmuştum. Kendisi Kazakistan’da büyüyen bir Uygur Türk’ü ama Kazakistan vatandaşı ticaret yapıyormuş, Çin’e gidip gelerek ticaret yaparken Urumçi’ye gittiğinde tutuklanmış. Sonra Urumçi’de toplama kamplarında kalmış. Bana istismara uğradığını, şiddet gördüğünü, kadınların hepsinin saçlarının kazınıp ilaç verildiğini, ilaç verildikten sonra kadınların adet döngüsünün kesildiğini, ilaçlar nedeniyle herkesin zombi gibi olduğunu söyledi.” ifadelerini kullandı. 

Mahmut, “Her bir toplama kampında tutuklama yöntemleri farklı yani yaptırılan işler, işkenceler, her bölgede farklı. Kimi bölgelerde kadınlar 12 saat boyunca zorla çalıştırılıyor kimi yerlerde de kadınlar fuhşa zorlanıyor. Kadınları Çinli erkeklerle birlikte olmaya zorluyorlar.” dedi. 

“HÜKÛMET BİZİ BİRBİRİMİZE DÜŞÜRDÜ”

Mahmut, “2007, 2008 ve 2009 yıllarında küçük adaletsizlikler oluyordu, Uygurlar ve Çinliler arasında. Yerel Çinli halk ile Uygurların arası aslında iyiydi. Ama hükûmet bir şekilde bozmaya çalışıyordu, sürekli Uygurları kötüleyerek. Resmî işlerde Çinlilere öncelik verilmeye başlandı. Çinlilerin işlerini iyi yapıyorlardı sonra Uygurların işlerini yapmıyorlardı. Hükûmet hep böyle iki milletin arasını bozmaya çalışan politikalar uyguluyordu.” diye konuştu. Uygur halkının eğitime önem veren, çok çalışkan bir halk olduğunu ve gençleri hep üniversiteye gönderdiğini belirten Mahmut, “Bizim gençlerimiz baya yükseliyor. Bir de Doğu Türkistan bölgesi çok zengin bir bölge. Çin’in 56 tane farklı ulusu var. Bu uluslar içinde en zengini, güçlüsü, eğitimlisi Doğu Türkistan’daki Uygurlar. Çin; Uygurların güçlenmesini, zenginleşmesini ve eğitimli olmasını istemiyor. Bizi engelliyor, fabrika açmalarını engelliyor. Teknolojik faaliyetleri yasaklıyor. Sadece dinî konudan zulüm uygulanmıyor…” dedi. 

Mahmut, genç kızların zorla Çinli erkeklerle evlendirildiğini söyleyerek evlenmek istemeyen kadınların tehdit edildiğini ve o şekilde evlendirildiklerini ifade etti.

Yarın: Çevirmen Medine Nazimi: Kadınlar kürtaja zorlanıyor!

Kaynak: aslinda.com