Bol rızık ve verilen nimetler birer sınama olduğu gibi, başa gelen üzüntü ve kederler, belâ ve musîbetler de birer imtihandır. (Tevbe, 9/126; Hacc, 22/11) İnsana bazen iyilik halinin bazen sıkıntının isâbet etmesi aslında bir imtihandır. Ölümler, kayıplar, felaketler.. herşey bizim için. ‘Neden ben’ diye sorgulamak ya da ‘bu kadarı da fazla’ diyerek isyan etmek yerine hayır aramak ve bizi yaratan Allah’a sığınmak insanın hem bu dünyada hem âhirette muvaffak olmasına vesile olacaktır. İmtihanların zorluğunu hafifletecek olan, başarının anahtarı, sabırdır. İmtihan hayatın bir gerçeği ise, bu imtihanda takınacağımız tavır sabır ise bu imtihanın sonucunda kavuşacağımız şey nedir diye aklımıza bir soru gelebilir. İşte Yüce Rabbimiz, imtihan şekillerini, sabrın önemini ve sonuçta sabrın kazanımlarını Kur’ân-ı Kerim’de bizlere şöyle bildirmektedir: “Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey Peygamber) Sabırlı davrananları müjdele.” (Bakara, 2/155) buyurarak, bela ve musibetlerle deneneceğimizi bildirmekte ve sabredenlerin müjdelenmesi gerektiğini buyurmaktadır. Yüce Allah; korku, açlık, ürünlerden eksiltme ve ölüm ile imtihan etmektedir. Rabbimiz sınavı böyle bildirmektedir.

Bu gibi haller mü’minlerin başına gelebilir. İnsanlar dünya hayatına imtihan edilmek, Allah’a kulluk yapmak üzere gönderilmiş olduğundan, imtihan gereği başına birtakım üzücü olaylar gelebilir. İnsanın karşısına çıkan her türlü sıkıntı, zorluk, acı ve musibet, birer imtihan vesilesidir. Bela ve musibet; insan’ın başına ansızın gelen hastalık, sakatlık, savaş, korona virüsü, ölüm, yangın, deprem, kuraklık, sel felaketi, tufan gibi sıkıntı ve acı veren hadise ve felaketler de bir imtihandır. Hz. Peygamber (s.a.s.): “Evet Mü’mini üzen ona eziyet veren her şey musibettir.” (Buhari, Merda 1) buyurarak, insana sıkıntı ve acı veren her şeyi musibet olarak değerlendirmiştir. Yüce Allah Şöyle buyurur: “Şüphe yok ki her güçlükle beraber bir de kolaylık vardır.” (İnşirah, 94/6) Başımıza birtakım sıkıntılar, zorluklar gelebilir sabırlı olmalı, her zorlukla beraber bir kolaylığın olabileceğini düşünmeli, aşırı bir şekilde üzülmemeli ve hayatın imtihan olduğu asla unutulmamalıdır.

Burada önemli olan husus şudur; “hangi konumda olursak olalım ne yaparsak, nasıl davranırsak Allah bizden râzı olur ve bizi sever” onu düşünmeliyiz ve ona uygun davranış sergilemeliyiz. Rabbimiz şöyle buyurur: “Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir.”( Bakara, 2/286) Her koşulda Allah’a yönelen bir Müslüman, Allah’ın sadık ve güzel bir kuludur. Dünyada imtihanı gereği her ne zorluk yaşarsa yaşasın bu onun güç yetireceğinden fazla değildir. Zorluklar, bu salih mü’mini güzelleştirmek, Allah’a daha da yaklaştırmak, onu gafletten korumak ve cennette sonsuz güzelliği ve nimeti hak etmek için verilmiştir.

Dünya hayatına imtihan için gönderilen insan bela ve musibetlerle denenecek ve sınanacaktır. Bu sıkıntı ve felaketlere sabretmek, biz müslümanlardan istenen sorumluluklardandır. Bizler, imtihanın ne zaman ve ne şekilde geleceğini bilemediğimizden, “Hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratan O’dur.” (Mülk 67/2) âyetinin bilinciyle hareket ederiz. Bununla beraber, “Biz Allah’a aidiz ve yine O’na döneceğiz. Allah’ım! Sıkıntılarımın mükâfatını senden bekliyorum, bunun karşılığını bana ihsan et, benim için onu daha hayırlısıyla değiştir.” (Ebu Davud, Cenaiz 22) diye gönülden duâ ederiz. Mü’min olmak, nimetlere erişince Allah’a şükretmektir.

Mü’min olmak, sıkıntı ve meşakkatle karşılaşınca isyana sürüklenmeden sabır ve metanetle Allah’a teslim olmaktır. Peygamberrimiz; “Sabır, musibet ilk başa geldiği anda ortaya konulan tavırdır.” (Buhari, Cenaiz 31) buyurur. Müslüman olmak, nimetlere erişince Allah’a şükretmektir. Müslüman olmak, sıkıntı ve meşakkatle karşılaşınca isyana sürüklenmeden sabır ve metanetle Allah’a teslim olmaktır. Peygamberrimiz; “Sabır, musibet ilk başa geldiği anda ortaya konulan tavırdır.” (Buhari, Cenaiz 31) buyurur. Fakat Müslüman kişi, dünyada her şeyin Allah’ın takdiri ile olduğunu bilmelidir. Bu âfetlerin, üzücü olayların, musîbetlerin insanların kendi yaptıkları günahlar, haksızlıklar, ahlâksızlıklar, zulümler, kötülükler yüzünden de olabileceğini Rabbimiz Allah bildiriyor: “İyilikler Allah’tan, kötülükler (musibetler) kendi günahlarınızdan olmakta.” (Nisâ, 4/79) “Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez, fakat insanlar kendi kendilerine zulmederler.”(Yunus, 10/44) Bu ayetlerde, yapılan kötülükler, haksızlıklar, ahlaksızlıklardan dolayı da insanın başına üzücü olaylar gelebileceğini bildirlmektedir. Dünya hayatı imtihan hayatıdır. Dünyada ve Türkiye’de yaşanan korona virüsü de bir imtihandır.

Dolayısıyla sabır etmeli, paniğe kapılmamalı, gereken tedbirleri aldıktan sonra, dua etmeli, sabır etmeli, Allah’tan yardım talep etmeliyiz. Musibet ve üzücü olaylardan ibret almalı, İslâm’a uygun olanı yapmalı, İslâm’a aykırı olan şeylerden ise sakınmalıyız. Ne mutlu İslâmî anlayış ve yaşayış üzere olmaya gayret edenlere!